karınca öldürmemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
karınca öldürmemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2014 Cuma

karınca

an itibariyle bu aralar pek sevdiğim bademli kurabiyemi istila etmiş olan canlı kolonisi.

zaten sınırlı sayıda tatlı tüketebiliyorum malum nedenlerle, zar zor bulduğum pek güzel bademli kurabiyeyi de sizlerle paylaşamam a karıncalar. 
hayır, kurabiyeyi tak tak diye masaya vurunca da içinden koşup can havliyle kaçmak yerine "giderayak bir kaç parça daha koparalım, ne götürsek yanımızda kardır" diyerek halen içinde dışında koşuşturmaları iyice sinirlendiriyor beni. 
ne de olsa seçici de değilsiniz yiyecek konusunda. maşallah, ne bulsanız yiyorsunuz benden bir hayli farklı olarak, yiyebildiğim nadir yiyeceklerden de uzak durun zahmet olmazsa.
böcek, çer çöp, bir kaç kez şahit olup kurtardığım canlı solucan (bkz: karınca/@earthlings) gibi geniş bir menüye sahipsiniz, ayrıca daha büyük ve daha ürkütücü yiyecek deneyimleriniz olduğu da ifade ediliyor.
kaba kuvvet uygulamak istemeyen insanların vegan yiyeceklerini de rahat bırakın yahu.


17 Ağustos 2013 Cumartesi

karınca

bu görsel pek hoşuma gitti, bilinçli ve merhametli insanların var olduğunu görmek güzel
gözlem yapıp sürekli içli dışlı oldukça karınca mutahassısı olmamızı sağlamış şebelek.
bizim evde sürekli karınca bulunur. her çeşidi, kırmızı, siyah, büyük, küçük, uçan, kaçan v.s.
bu şebeleklere doğal olarak zarar vermiyoruz. bundan yüz buluyorlar, koloni koloni geliyorlar ve yerleşiyorlar evimizin her tarafına.
bazen parkelerin arasından adeta volkan gibi dışarıya akıyorlar, taşıyorlar. bir biri ardına yüzlercesi geliyor. bazen evi istila edeceklerini, mahsur kalacağımızı düşünüyorum. evin ortasında büyükçe bir alanda yüzlercesi bekleşiyorlar. bu durumlarda şunu yapıyor ve öneriyoruz: büyükçe gazete parçası alınır, sert bir kağtla bu şebelekler bu gazetenin içine itelenir. hepsi gazete kağıdına alındıktan sonra bahçeye çıkılıp yere bırakılır. devamında volkanik patlamanın olduğu deliğe nane yaprakları konur, bir süre sonra o bölüm bir kapatıcı ile kapatılır.

arada da kendi aralarında yaptıkları isyana şahit oluyoruz. bazen fark ediyorduk, bir/bir kaç karınca birisini köşeye kıstırıp kavga ediyorlar, ciddi ciddi ya yaralıyor yada öldürüyorlar. *zavallım kıvrım kıvrım kıvranıyor, bunlar artık ellerinde ağızlarında ne silah varsa bu kıvranan, imdat dileyen karıncaya saplıyorlar. bu tür durumları gördüğümüzde saldırıya uğrayanı azat ediyoruz. mazlumdan yanayız.
öte taraftan durumu da epey ilginç buluyoruz, neden durup durup birine saldırdıklarını merak ediyoruz.
bir gün kardeşim sebebini buldu. meğer karınca dünyasında kölelik sistemi varmış. bir süre sonra köle karıncalar istismarcıya isyan ediyor, özgürlüklerini arıyor, bu sahip karıncayı öldürüyorlarmış. bizim acıyarak kurtardığımız zavallı karınca meğer köle çalıştıran bir sömürücüymüş.
karıncalar gibi uslu, emir komuta zincirinden çıkmayan, boyun eğerek sadece ve sadece çalışan karınca kolonilerinde bile isyan olduğunu, kölelerin sahiplerine isyan ederek, özgürlüklerine kavuştuklarını öğrenince aklıma benzer koloniler geldi.
umarım özellikle azerbaycan gibi diktatörlükle yönetilen, aliyev'ler hanedanlığının zulmü altında ezilen azeri halkına örnek olur bu karınca isyanları. bir gün o halk da köle karıncalar gibi silkinip uyanır, kendine gelir ve gerçek özgürlük için isyan bayrağını çeker.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

KARINCA

çok güzeller, muhteşem yaratılış örneği
YAZI 1
on civarında kedinin yaşamakta olduğu bahçemize, kedilere zarar verebileceği ihtimali ile kimyasal içerikli ilaçlama yapmaktan ısrarla kaçınmamızdan kuvvet alıp, öncelikle küçük olanlarıyla başlayan, devamında kırmızı, en son da uçan türleriyle evimizi istila eden haşere grubu.
her türlü ilaçlamanın kediler açısından zehirli olabileceği sebebiyle bahçemizi ilaçlayamıyoruz. en iyi ihtimalle yaptığımız ilaçlama sıcak suya lavanta, sedir ağacı yağı gibi antioksidan yağları ekleyip bir püskürteçle evin dış duvarlarına ve camlara püskürtmekten ibaret. özellikle bu sene artan karınca popülasyonu nedeniyle çok zor durumda kaldık. evin her tarafından her çeşit, boy ve türde karınca fırlıyor. özellikle kanatlı olanları bildiğimiz şirin, küçük karıncalardan çok uzaklar, haşereden çok hayvanat gibiler, şirin, sevimli falan da değiller.
hayvan hakları savunuculuğu ile bilinen leman sam'ın, evini istila eden karafatmalara karşı ilginç bir mücadele yöntemi uyguladığını okumuştum. kendi anlattığına göre, böceklere zarar vermek istemeyen leman sam, evinde gördüğü yerde bu böcekleri alıp dışarı bırakıyormuş. bir türlü bitmek bilmeyince bu böcekler, bir gün "e hadi, gidin ama" demiş leman sam bunlardan birine. ertesi gün bir tane bile böcek kalmamış evinde.
bu yönteme dayanarak ben de evimizi gasp eden bu karıncalara hitap ediyorum: "evimizi bir an önce terkedip, bir daha geri dönmemek üzere gitmeniz gerektiğini bildirir, aksi takdirde kaba kuvvete başvuracağımı eklerim. gereğinin yapılmasını arzederim".


                                                                    *****

YAZI 2

zehirli kimyasal ilaçlar kullanmayı sevmediğimiz için ilaçlama yapmadığımız ev ve bahçemize dadanarak, uçan, kaçan, atlı, atsız, kırmızı v.s. her türüyle yazı beraber geçirdiğimiz, dün akşam bahçede irice bir solucanı canlı canlı parçalamaya çalıştıklarını görünce dehşete düştüğüm, dört bir taraftan sıkıca sardıkları solucanı, zavallının tüm çırpınmasına, kıvrım kıvrım kıvranmasına rağmen bırakmamaları ile aklıma gabriel garcia marquez'in yüzyıllık yalnızlık kitabındaki son bölümü getiren gizemli canlılar.
görür görmez karıncaları kovaladım, solucanı da azat ettim. bir de ilginç olan canlı solucan yemeğe çalışan bu vahşi mi vahşi karıncalar bildiğimiz küçük karıncalardandı, diğer karınca türlerinden değildi. artık bu haşerelere karşı daha mesafeliyim, bahçeyi de tüm yapraklar döküldükten, bahçe temizlendikten sonra doğal, bitkisel bir ilaç bulup acilen ilaçlamaya karar verdik. akılalmaz cinayetlerini başka bahçelerde işlesinler.