3 Temmuz 2013 Çarşamba

haçiko derneği veya ömür gedik

ünlü camiasında hayvan hakları savunucusu olarak akla ilk gelenlerden ömür gedik'in önderliğinde kurulan dernek. türkiye'de hayvan hakları hususunda herhangi bir derneği, federasyonu, vakfı, kurum ve kuruluşu etkin bulmadığım için (aktif ve bağımsız olarak faaliyet gösteren bir hayvan hakları savunucusuysanız, bu saydıklarımın hayvan haklarının iyileştirilmesinde çok faydalı olmadıklarını yakinen biliyorsunuz demektir) bu dernekle de haliyle ilgilenmedim.
bugün bir yerde x boya markası ile bu derneğin işbirliği içinde girdiğini, sloganlarının da "renkli barınaklar" olduğunu okuyunca tekrar bu derneği hatırlamış oldum. bu vesileyle entry girerek, "öncelikler" denen çok önemli ve vazgeçilmez kavramı hatırlatmak istedim.
bir çok kez belirttiğim üzere il çevre ve orman müdürlüğüne bağlı resmi ve gönüllü hayvan korumacı olan yerel hayvan koruma görevlisi annemle birlikte hayvan hakları için ailecek çalışmaktayız. bu çalışmalar kapsamında özellikle sanayi bölgelerindeki aç susuz, eziyet gören, akıl almaz işkencelere maruz kalan sahipsiz hayvanları haftada bir kaç kez bu bölgelere giderek beslemekte ve daha fazla üreyip daha fazla eziyete maruz kalmasınlar diye belediyenin yapması gereken işlemleri kendimiz yaparak kısırlaştırmaktayız (tamamen kendi olanaklarımızla).
sanayi bölgesinde besleme yapıp kontrol ederken bulduğumuz ve müdahale ettiğimiz eziyet gören bir can. sanayi bölgelerindeki canların durumu çok önemlidir, aç susuz ve bakımsızlar, çoğunlukla eziyet görmekteler, bu nedenle bu bölgelere yoğun şekilde gidilmesi ve besleme, kısırlaştırma, gözetme yapılması gerekmektedir. 
bu hususu belirtme nedenim şu: ankara kışının buz gibi soğuk günlerinden birinde bu bölgelerde bu sahipsiz hayvanları kontrol edip bir taraftan mama dağıtırken, uçuk dökük, oldukça kötü durumda, çöplük olarak kullanılan bir arsada bir kaç gün önce doğurduğu on yavrusuyla çaresizce yatmakta olan, aç susuz bir köpek farkettik. çok kötü durumdalardı, biz o gün oraya gitmemiş olsak (ki, bu köpeklerin ve diğerlerinin kurtarılmasında yalnızca bir vesile olduğumuza inanmaktayız) bu yavrucaklar donarak ölecekti. tabi, bu hususta sorumluluklarını yerine getirmeyerek, kendilerine ayrılan hatırı sayılır bütçeden kısırlaştırma, rehabilite ve besleme görevlerini yerine getirmeyen belediyelerin ağır kusurla bu zavallı hayvancıkların ölümlerine sebebiyet vermelerini de dikkate almak lazım.
her neyse, bu yavrucakları ve anne köpeği belediye ekiplerine oradan aldırdık, daha bir kaç yavru ve yetişkin köpeği de bin bir türlü zahmetle aldırdık, kısırlaştırılmak ve rehabilite edilmek üzere yeni açılmış bir bakımevine gönderdik - işlemlerden sonra tekrar geri gönderilmek üzere.
bir kaç gün sonra, her zamanki gibi söz konusu bu bakımevine giderek köpeklerin akibetini takip ettik.
gittiğimizde bu yeni açılan barınağın çok feci durumda olduğunu gördük. köpeklere henüz! bir kısırlaştırma işlemi yapılmamış, çünkü bu barınakta kısırlaştırma yapmak için ilaç ve alet edevat yokmuş!!!
çok sayıda yavru ve yetişkin köpeğin önünde mama ve su kapları ve de doğal olarak mama ve su yoktu.
bu durumu görünce çok kızdık, tekrar büyük yavruları aracımıza alarak başka bir veterinerliğe götürüp iç dış parazitlerini yaptırdık, biraz daha büyüyünce her zamanki gibi kendi olanağımızla kısırlaştırılmak üzere, takiplerini yapabildiğimiz bir yere bıraktık.
yani demem o ki, öncelik diye bir kavram işte burada devreye giriyor.
barınakların içindeki canlar açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ölmek üzereyken, renkli bir barınak içinde ölüyor olmaları o canlar adına bir anlam ifade etmiyor.
el kadar on yavrusuyla buz gibi soğuk beton ve demirden oluşan hücresinde aç susuz yatmakta olan çaresiz anne köpek için o hücrenin parmaklıklarının rengarenk, allı güllü olmasının hiç bir anlamı yok.
önce bu barınaklara yiyecek, ilaç, alet edevat yardımının yapılması gerekiyor. önceliklerin bu olması gerekiyor. ne zamanki tüm barınaklardaki canlar açlıktan ve susuzluktan ölmez, hastalığın pençesinde kıvranarak can vermez, kısırlaştırma ve rehabilite işlemleri tam ve gerektiği gibi yapılır, üremeler kontrol altına alınır, ancak o zaman renkli barınaklardan söz edilebilir, haçiko derneği yetkilileri.
aksi takdirde halihazırda o canlar o barınaklarda açlık, susuzluk ve hastalıktan ölürken, renkli barınaklar reklamdan öteye geçmez.
bir dost edinmek üzere gitmek, ziyaret etmek, mama götürüp dağıtmak veya mama ve ilaç bağışı yapmak için ankara'dan hemen hemen hiç bilinmeyen iki barınak örneği: macunköy barınağı ve sincan hayvan barınağı.

samsun'da sokak köpeğini döverek öldüren adam


resim temsili olup, sitede şikayet dilekçesi de bulunan kazan belediyesi köpek katliamından bir görseldir. 
Yazı 1
sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçlar kabahatler kanununun kapsamından çıkarılıp, t.c.k. kapsamına alınmadıkça benzerleri ile sıkça karşılaşacağımız katildir. kedi yamuk'u işkence ile öldüren bir başka yaratık ufuk günaydından farklı olarak sahipli değil, sahipsiz hayvanı öldürdüğü için sadece idari para cezası yaptırımı uygulanabilecektir. kedi yamuk'a büfeci ahmet hüsnü arda baranın sahip çıkması sonucunda kendisi de hayvansever olan kadın savcı zavallı kediciği sahipsiz sokak hayvanı olarak değil, sahipli hayvan olarak değerlendirmiş ve de sahipli hayvanlara yönelik işlenen suçların kabahatler kanunu kapsamında değil, t.c.k. kapsamında olması, hapis cezası verilebilmesinden hareketle 3 yıl hapis istemiyle kedi katiline karşı kamu davası açmıştı.
bu olayda ise zavallı köpeğin sahipsiz olması nedeniyle sahipli hayvanlara yönelik işlenen suçlar kapsamında değerlendirilerek bu yaratığa karşı savcılığın kamu davası açması pek mümkün görünmüyor. ancak, çok ciddi bir toplumsal baskı ve de o köy halkından veya çevresinden birisinin "bu köpek benimdi, ben bakıyordum, yemeğini, suyunu veriyordum, gözetiyordum" demesi halinde zavallı köpek sahipli olarak değerlendirilebilir ve de ilgili savcılık bu köpek katiline karşı kamu davası açabilir. zavallı köpekleri işkence ile öldürme suçunu sürekli olarak işlediği de dikkate alınarak en ağır hapis cezası verilebilir.
ama, tek ve net çözüm, hükümet yetkililerinin sözlerini tutarak sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçları kabahatler kanununun kapsamından çıkararak t.c.k. kapsamına almasıdır. bu durumda sahipsiz hayvanlara karşı işlenen her türlü suçun yaptırımı idari para cezası değil hapis, adli para cezası gibi cezalar olur ve de sahipsiz hayvanlara karşı işlenen suçlar suçlunun sabıkasına işlenir, şimdiki durumdan farklı olarak, halihazırda bu tür suçlar sabıkaya işlenmiyor.
akli dengesi gerçekten bozuksa bu durumda da çevresindeki canları işkence ederek öldürebilecek kadar akli dengesi bozuk olan birini sokakta serbestçe dolaştırdığı, akıl hastanesine almadığı için sosyal hizmetler de sorumludur, onlara karşı da idari dava açılabilir.

                                                                   ***
resim temsili olup, sitede şikayet dilekçesi de bulunan çandarlı belediyesi köpek katliamından bir görseldir, 
Yazı 2
daha önce de belirttiğim üzere kedi yamuk'u işkence ederek öldüren ufuk günaydından farklı olarak sahipli değil, sahipsiz bir hayvanı öldürdüğü, sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçların da sahiplilerden farklı olarak  t.c.k. kapsamında değil, 5199 sayılı hayvanları koruma kanunun kapsamında değerlendirilmesi sebebiyle yargılanamayan, 400 tl gibi cüzi bir idari para cezası alarak bu vahşet olayından işlediği suç sabıkasına dahi işlenmeden kurtulan yaratık.
artık herkesçe bilindiği üzere sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçlar kabahatler kanununun kapsamından çıkarılıp t.c.k. kapsamına alınmadıkça bu tür vahşet olayları ile sıklıkla karşılaşmaya devam edeceğiz. bu yaratıklar sahipsiz sokak hayvanlarına işkence etmeye, tecavüz etmeye, öldürmeye, yaralamaya ve bilumum kötü muameleye devam edecek, işledikleri bu suçların idari para cezası dışında hiç bir yaptırımı olmayacak. sabıkalarına bile işlenmeyecek. bu olaydaki yaratık gibi bir hayvanı işkenceyle öldürmelerine rağmen, sanki hiç böyle bir davranışta bulunmamış gibi tertemiz bir sabıkaya sahip olacaklar, çünkü sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçlara uygulanan yaptırımlar sabıkaya işlenmemektedir.
bu haksızlığa "dur" diyen, sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçların kabahatler kanununun kapsamından çıkarılıp, t.c.k.-ya alınsın diye yetkililere baskı yapmak isteyen, bu başlık altına bu elim olaya karşı tepkilerini dile getirmekle yetinmeyip, fiili olarak da çaba göstermek isteyenler yarın istanbul-taksim'de düzenlenecek olan hayvan hakları protestosu amaçlı yürüyüşe katılabilir. saat 14:00-da akm önünde biraraya gelinecek.

detaylı bilgi: http://www.sabah.com.tr/...n-katillerini-cezalandirin

                                                           ***
     
resim temsili olup, sitede şikayet dilekçesi de bulunan keçiören belediyesi köpek katliamından bir görseldir.
Yazı 3
    sahipsiz hayvanlara yönelik işkence, tecavüz, eziyet, öldürme, zehirleme, yaralama, trafik kazası sonucu yaralama veya öldürme, etik kurul izni olmaksızın br canlı üzerinde deneyler yapma, tedavi amacı dışında, kuyruk ve kulaklarını kesmek v.b. gibi suçlar sahipli hayvanlara yönelik işlenen suçlardan farklı olarak t.c.k kapsamında değil, hayvanları koruma kanunu kapsamında, dolayısıyla kabahat kanunu kapsamında değerlendirildiği için sadece idari para cezası alarak, işlediği suç sabıkasına dahi işlenmeden kurtulan yaratık.
    seçimden önce hayvan hakları savunucusu ve tiyatro sanatçısı tuna armanın önderliğinde toplanan bir grup hayvan hakları savunucusu, başbakan erdoğan ve bu alanda uzman ve yetkili heyeti ile görüşerek "seçimlerden sonra mutlaka yapılmak üzere" sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçların kabahatler kanunundan çıkarılarak t.c.k. kapsamına alınacağına yönelik söz almıştı. şimdi başbakan erdoğan ve heyetinin verdikleri sözü tutma zamanıdır. çünkü, sırf vermiş olduğu bu söz nedeniyle kendilerine seçimde oy vermiş çok sayıda insan vardır. bu sözün yerine getirilmemesi hem hayvan hakları adına oldukça büyük bir sorun oluşturur, hem de sırf bu nedenle kendisine oy verenlerin vebali üzerlerinde ebediyete kadar kalır.

    bu sözlerini tutmalarını sağlamak için hayvan hakları savunucuları olarak yapmamız gereken, sık sık milletvekillerini arayarak, ankara'da ikamet edenler sık sık meclise gidip bizzat milletvekilleri ile görüşerek, kamuoyu oluşturarak bu sözün tutulmasını sağlayarak kanunun ilgili maddelerini değiştirmek ve sahipsiz hayvanlara yönelik işlenen suçları da t.c.k. kapsamına aldırmak, hatta daha iyi ve kapsamlı, hakkaniyete uygun bir hayvan hakları kanunu çıkarılmasını temin etmek ve de "hayvan hakları ve hayvanları koruma" ifadelerinin yeni yapılacak olan anayasa taslağına aldırmaktır. zira, hayvanların haklarını talep etmeleri gibi bir durum olmadığından, hayvan haklarına duyarlı insanlar olarak bizler bu çabayı onlar adına göstereceğiz. aksi takdirde, bu zavallı hayvancıklar biz duyarlı insanlar dışında kimsenin umurunda olmadığı için verilen bu söz de unutulup gidecek, hayvancıklar yine aynı işkencelere tabi tutulmaya devam edecektir.
    böylece sahipsiz yani sokaklarda kimsesiz ve korumasız olarak yaşamaya çalışan hayvancıklara yönelik işlenecek her türlü suça idari para cezası değil, adli para cezası, hapis cezası verilmesini sağlayabiliriz. ayrıca halihazırda olduğundan farklı olarak bu yaratıkların işledikleri suçlar sabıkalarına da işlenmiş olur. bu ve benzer yaratıklar hayvana yönelik suçların da cezasının olduğunu görünce, bu tür suçları işlemekten bir nebze de olsa çekinir, zavallı hayvancıklar da nispeten daha iyi koşullarda yaşamaya başlar.