ömür gedik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ömür gedik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ekim 2013 Pazartesi

ömür gedik

kanal d'deki cinemania programı kaldırılmış diyolla.
artık şarkıcı olmak için yetersiz, ancak konuşma için yeterli sesiyle hayvan haklarını sömürerek popüler olmak için çabalamaya devam.

  • hayvan haklarını savunuyormuş gibi görünüp, canlar için çaba göstermek bir tarafa parmağını dahi oynatmayan sadece kendisi değil elbette.
  • türkiye'de hayvan hakları federasyonu (haytap) dahil, hiç bir stk'yı etkin bulmamakta ve ne tasvip, ne de takdir etmekteyim. bu görüntü var, ses yok sözde hayvan hakları kurumlarına baroların hayvan hakları komisyonları da dahil tabi. ne başkanları, ne de üyeleri etkin olmayıp, örn. istanbul barosu hayvan hakları kurulunun başkanı sabah akşam, sosyal ağlarda hayvan haklarına dair aforizm kasmaktadır. 
  • "hayvan sevmeyen insan da sevmez", "hayvansever olmayanlar benden uzak dursun" türünden. 
  • şimdiye kadar tek bir hayvan hakları komisyonunun hayvan hakları ve ihlallerine dair çaba gösterdiğine şahit olmadım. hayvan hakları ihlallerine yönelik herkes tarafından kullanılabilsin diye örnek dilekçeler yazıp yayınlamak, bilinçlendirme çalışmalarında bulunmak, barınakları himaye altına alıp ihya etmek, hayvan hakları ihlallerini idari ve adli zeminde takip etmek v.s. v.s. gibi. 
  • tek yaptıkları dediğim gibi sosyal ağlarda ne kadar hayvansever olduklarını göstermeye çalışmak, tweet atmak ve paylaşımda bulunmak. 
  • bunu şunun için belirtmekteyim. hayvan haklarını sömüren, popülerlik için kullanan bir tek bu ömür gedik ve benzeri ünlüler değil yani.
  • görevleri, kuruluş amaçları, tüzükleri hayvan hakları ve ihlallerine dair olmasına rağmen yüzlerce kurum da bunlarla aynı.
  • türkiye'de hayvan haklarının kısmen de olsa gelişmesini sağlayan, hayvan haklarını geldiği aşamaya getiren tek unsur bağımsız/bireysel hayvan hakları savunucularının çıkarsız, anonim, samimi çabasıdır. 
  • türkiye'de tek tasvip ettiğim bağımsız/bireysel hayvan hakları savunuculuğu, takdir ettiğim de bağımsız/bireysel hayvan hakları savunucularıdır.

3 Temmuz 2013 Çarşamba

haçiko derneği veya ömür gedik

ünlü camiasında hayvan hakları savunucusu olarak akla ilk gelenlerden ömür gedik'in önderliğinde kurulan dernek. türkiye'de hayvan hakları hususunda herhangi bir derneği, federasyonu, vakfı, kurum ve kuruluşu etkin bulmadığım için (aktif ve bağımsız olarak faaliyet gösteren bir hayvan hakları savunucusuysanız, bu saydıklarımın hayvan haklarının iyileştirilmesinde çok faydalı olmadıklarını yakinen biliyorsunuz demektir) bu dernekle de haliyle ilgilenmedim.
bugün bir yerde x boya markası ile bu derneğin işbirliği içinde girdiğini, sloganlarının da "renkli barınaklar" olduğunu okuyunca tekrar bu derneği hatırlamış oldum. bu vesileyle entry girerek, "öncelikler" denen çok önemli ve vazgeçilmez kavramı hatırlatmak istedim.
bir çok kez belirttiğim üzere il çevre ve orman müdürlüğüne bağlı resmi ve gönüllü hayvan korumacı olan yerel hayvan koruma görevlisi annemle birlikte hayvan hakları için ailecek çalışmaktayız. bu çalışmalar kapsamında özellikle sanayi bölgelerindeki aç susuz, eziyet gören, akıl almaz işkencelere maruz kalan sahipsiz hayvanları haftada bir kaç kez bu bölgelere giderek beslemekte ve daha fazla üreyip daha fazla eziyete maruz kalmasınlar diye belediyenin yapması gereken işlemleri kendimiz yaparak kısırlaştırmaktayız (tamamen kendi olanaklarımızla).
sanayi bölgesinde besleme yapıp kontrol ederken bulduğumuz ve müdahale ettiğimiz eziyet gören bir can. sanayi bölgelerindeki canların durumu çok önemlidir, aç susuz ve bakımsızlar, çoğunlukla eziyet görmekteler, bu nedenle bu bölgelere yoğun şekilde gidilmesi ve besleme, kısırlaştırma, gözetme yapılması gerekmektedir. 
bu hususu belirtme nedenim şu: ankara kışının buz gibi soğuk günlerinden birinde bu bölgelerde bu sahipsiz hayvanları kontrol edip bir taraftan mama dağıtırken, uçuk dökük, oldukça kötü durumda, çöplük olarak kullanılan bir arsada bir kaç gün önce doğurduğu on yavrusuyla çaresizce yatmakta olan, aç susuz bir köpek farkettik. çok kötü durumdalardı, biz o gün oraya gitmemiş olsak (ki, bu köpeklerin ve diğerlerinin kurtarılmasında yalnızca bir vesile olduğumuza inanmaktayız) bu yavrucaklar donarak ölecekti. tabi, bu hususta sorumluluklarını yerine getirmeyerek, kendilerine ayrılan hatırı sayılır bütçeden kısırlaştırma, rehabilite ve besleme görevlerini yerine getirmeyen belediyelerin ağır kusurla bu zavallı hayvancıkların ölümlerine sebebiyet vermelerini de dikkate almak lazım.
her neyse, bu yavrucakları ve anne köpeği belediye ekiplerine oradan aldırdık, daha bir kaç yavru ve yetişkin köpeği de bin bir türlü zahmetle aldırdık, kısırlaştırılmak ve rehabilite edilmek üzere yeni açılmış bir bakımevine gönderdik - işlemlerden sonra tekrar geri gönderilmek üzere.
bir kaç gün sonra, her zamanki gibi söz konusu bu bakımevine giderek köpeklerin akibetini takip ettik.
gittiğimizde bu yeni açılan barınağın çok feci durumda olduğunu gördük. köpeklere henüz! bir kısırlaştırma işlemi yapılmamış, çünkü bu barınakta kısırlaştırma yapmak için ilaç ve alet edevat yokmuş!!!
çok sayıda yavru ve yetişkin köpeğin önünde mama ve su kapları ve de doğal olarak mama ve su yoktu.
bu durumu görünce çok kızdık, tekrar büyük yavruları aracımıza alarak başka bir veterinerliğe götürüp iç dış parazitlerini yaptırdık, biraz daha büyüyünce her zamanki gibi kendi olanağımızla kısırlaştırılmak üzere, takiplerini yapabildiğimiz bir yere bıraktık.
yani demem o ki, öncelik diye bir kavram işte burada devreye giriyor.
barınakların içindeki canlar açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ölmek üzereyken, renkli bir barınak içinde ölüyor olmaları o canlar adına bir anlam ifade etmiyor.
el kadar on yavrusuyla buz gibi soğuk beton ve demirden oluşan hücresinde aç susuz yatmakta olan çaresiz anne köpek için o hücrenin parmaklıklarının rengarenk, allı güllü olmasının hiç bir anlamı yok.
önce bu barınaklara yiyecek, ilaç, alet edevat yardımının yapılması gerekiyor. önceliklerin bu olması gerekiyor. ne zamanki tüm barınaklardaki canlar açlıktan ve susuzluktan ölmez, hastalığın pençesinde kıvranarak can vermez, kısırlaştırma ve rehabilite işlemleri tam ve gerektiği gibi yapılır, üremeler kontrol altına alınır, ancak o zaman renkli barınaklardan söz edilebilir, haçiko derneği yetkilileri.
aksi takdirde halihazırda o canlar o barınaklarda açlık, susuzluk ve hastalıktan ölürken, renkli barınaklar reklamdan öteye geçmez.
bir dost edinmek üzere gitmek, ziyaret etmek, mama götürüp dağıtmak veya mama ve ilaç bağışı yapmak için ankara'dan hemen hemen hiç bilinmeyen iki barınak örneği: macunköy barınağı ve sincan hayvan barınağı.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Ömür Gedik

haçiko diye bir dernek kuran, önceleri şarkıcılıkta gözü olmadığını, çalışmalarının sadece hayvanlar yararına satılacak olan bir kasetten ibaret olduğunu ısrarla vurgulamasına rağmen, gün geçtikçe şarkıcılık hevesinin kalıcı olduğunu gördüğümüz, çalışmalarını ve kendisini samimi bulmadığım insan.
"türkiye'de hayvan hakları hususunda herhangi bir derneği, federasyonu, vakfı, kurum ve kuruluşu etkin bulmadığım için (aktif ve bağımsız olarak faaliyet gösteren bir hayvan hakları savunucusuysanız, bu saydıklarımın hayvan haklarının iyileştirilmesinde çok faydalı olmadıklarını yakinen biliyorsunuz demektir) bu dernekle de haliyle ilgilenmedim.
uzunca süre önce bir yerde x boya markası ile bu derneğin işbirliği içinde girdiğini, sloganlarının da "renkli barınaklar" olduğunu okuyunca tekrar bu derneği hatırlamış oldum. bu vesileyle işbu entryyi girerek, "öncelikler" denen çok önemli ve vazgeçilmez kavramı hatırlatmak istedim.
bir çok kez belirttiğim üzere il çevre ve orman müdürlüğü - yeni adıyla il orman ve su işleri müdürlüğüne bağlı resmi ve gönüllü hayvan korumacı olan yerel hayvan koruma görevlisi annemle birlikte hayvan hakları için ailecek çalışmaktayız. bu çalışmalar kapsamında özellikle sanayi bölgelerindeki aç susuz, eziyet gören, akıl almaz işkencelere maruz kalan sahipsiz hayvanları haftada bir kaç kez bu bölgelere giderek beslemekte ve daha fazla üreyip daha fazla eziyete maruz kalmasınlar diye belediyenin yapması gereken işlemleri kendimiz yaparak kısırlaştırmaktayız (tamamen kendi olanaklarımızla).
bu hususu belirtme nedenim şu: ankara kışının buz gibi soğuk günlerinden birinde bu bölgelerde bu sahipsiz hayvanları kontrol edip bir taraftan mama dağıtırken, uçuk dökük, oldukça kötü durumda, çöplük olarak kullanılan bir arsada bir kaç gün önce doğurduğu on yavrusuyla çaresizce yatmakta olan, aç susuz bir köpek farkettik. çok kötü durumdalardı, biz o gün oraya gitmemiş olsak (ki, bu köpeklerin ve diğerlerinin kurtarılmasında yalnızca bir vesile olduğumuza inanmaktayız) bu yavrucaklar donarak ölecekti. tabi, bu hususta sorumluluklarını yerine getirmeyerek, kendilerine ayrılan hatırı sayılır bütçeden kısırlaştırma, rehabilite ve besleme görevlerini yerine getirmeyen belediyelerin ağır kusurla bu zavallı hayvancıkların ölümlerine sebebiyet vermelerini de dikkate almak lazım.
her neyse, bu yavrucakları ve anne köpeği belediye ekiplerine oradan aldırdık, daha bir kaç yavru ve yetişkin köpeği de bin bir türlü zahmetle aldırdık, kısırlaştırılmak ve rehabilite edilmek üzere yeni açılmış bir bakımevine gönderdik - işlemlerden sonra tekrar geri gönderilmek üzere.
bir kaç gün sonra, her zamanki gibi söz konusu bu bakımevine giderek köpeklerin akibetini takip ettik.
gittiğimizde bu yeni açılan barınağın çok feci durumda olduğunu gördük. köpeklere henüz! bir kısırlaştırma işlemi yapılmamış, çünkü bu barınakta kısırlaştırma yapmak için ilaç ve alet edevat yokmuş!!!
çok sayıda yavru ve yetişkin köpeğin önünde mama ve su kapları ve de doğal olarak mama ve su yoktu.
bu durumu görünce çok kızdık, tekrar büyük yavruları aracımıza alarak başka bir veterinerliğe götürüp iç dış parazitlerini yaptırdık, biraz daha büyüyünce her zamanki gibi kendi olanağımızla kısırlaştırılmak üzere, takiplerini yapabildiğimiz bir yere bıraktık.
yani demem o ki, öncelik diye bir kavram işte burada devreye giriyor.
barınakların içindeki canlar açlıktan, susuzluktan, hastalıktan ölmek üzereyken, renkli bir barınak içinde ölüyor olmaları o canlar adına bir anlam ifade etmiyor.
el kadar on yavrusuyla buz gibi soğuk beton ve demirden oluşan hücresinde aç susuz yatmakta olan çaresiz anne köpek için o hücrenin parmaklıklarının rengarenk, allı güllü olmasının hiç bir anlamı yok.
önce bu barınaklara yiyecek, ilaç, alet edevat yardımının yapılması gerekiyor. önceliklerin bu olması gerekiyor. ne zamanki tüm barınaklardaki canlar açlıktan ve susuzluktan ölmez, hastalığın pençesinde kıvranarak can vermez, kısırlaştırma ve rehabilite işlemleri tam ve gerektiği gibi yapılır, üremeler kontrol altına alınır, ancak o zaman renkli barınaklardan söz edilebilir, haçiko derneği yetkilileri.
aksi takdirde halihazırda o canlar o barınaklarda açlık, susuzluk ve hastalıktan ölürken, renkli barınaklar reklamdan öteye geçmez.
bir dost edinmek üzere gitmek, ziyaret etmek, mama götürüp dağıtmak veya mama ve ilaç bağışı yapmak için ankara'dan hemen hemen hiç bilinmeyen iki barınak örneği: macunköy barınağı ve sincan hayvan barınağı,"
haçiko başlığındaki entrymden alıntıdır.
ayrıca, (bkz: bitlis hayvan barınağı), (bkz: mühye hayvan barınağı), (bkz: edirne hayvan barınağı),
özellikle 3000 civarında canın yaşama tutunmaya çalıştığı (bkz: gölbaşı hayvan barınağı)