hayvan hakları ihlalleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayvan hakları ihlalleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2015 Cumartesi

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI HAYVAN HAKLARI İHLALİ İHBAR HATTI

bugün itibariyle farketmiş bulundum bu emaili. 
hayvanhaklari@ormansu.gov.tr 
bakanlığın ilgili duyurusundaki bilgi şu şekilde: 
"Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun talimatları üzerine hayvan hakları ile ilgili konularda, daha hızlı hizmet verebilmek maksadıyla hayvanhaklari@ormansu.gov.tr elektronik posta adresi alınarak aktif hale getirildi.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında yürütülecek iş ve işlemlerin etkin ve hızlı bir şekilde takibinin yapılıp, hayvan hakları ihlallerinin önlenebilmesi için duyarlı vatandaşlarımızın ihbarlarını bu adrese bildirmelerini bekliyoruz."

bilindiği üzere hayvanları koruma kanununu uygulamakla yükümlü kurum orman ve su işleri bakanlığıdır. bu bakanlık yukarıdaki açıklamadan da görüleceği üzere yükümlülüğünü daha hızlı yerine getirebilmek amacıyla böyle özel bir email oluşturmuş hayvan hakları ihlaline yönelik ihbarlar için. 

bundan böyle, ister reel yaşamda, isterse de sanal ortamda denk geldiğiniz tüm hayvan hakları ihlallerini bu emaile ihbar edebilirsiniz. bu emailin yayılması, bilinmesi için uğraşın, tüm toplumu bilinçlendirin. 
HAYVAN HAKLARI İHLALLERİ, ŞİKAYET DİLEKÇELERİ, ŞİKAYET MAKAMLARI - şu linkte yer alan tarafımdan hemen hemen her hayvan hakları ihlali için özel olarak hazırlanmış olan dilekçelerden yararlanarak şikayet dilekçenizi oluşturun, bu emaile - hayvanhaklari@ormansu.gov.tr - gönderin. bu emailin yanısıra kendi ilinizin orman ve su işleri müdürlüğüne ve basın/yayın organlarının emaillerine de göndermeniz olayın takibinin sağlanması için ek bir destek olur. sadece bu emaile göndermeniz de yeterli, yeter ki, bir hayvan hakları ihlali gördüğünüzde başınızı döndürüp gitmeyin yada genelde yapıldığı üzere ağlayıp sızlayıp oturmayın, harekete geçin, şikayet edin, yaptırım uygulatın!!!

11 Temmuz 2015 Cumartesi

BAŞLIKSIZ YAZI - BEN BU YAZIYI KENDİME YAZDIM


üniversite hayatım epey zor geçmişti, okul çok zordu, sürekli ders çalışıyordum. bazen final dönemlerinde üç günde sadece yarım saat, o da onlarca not, kitap ve kanunun serili olduğu kanepenin ancak yarısına kıvrılarak, cenin pozisyonunda olmak üzere uyuduğum vakiydi. 
her neyse, epey az uyuyor, hayatım her anını ders çalışarak geçiriyordum. özellikle bir hayli verimli olan geceler çok değerliydi benim için. çok geç saatlere kadar çalışıp geç uyuduğum için sabah namazlarına kalkamadığım günler oluyordu. yine sabah namazına kalkamadığımız bir günde çok yakın bir arkadaşım (ki, kendisi aynı zamanda liseden arkadaşımdı, üniversite döneminde de farklı okullarda olsak da aynı yurtta kalıyorduk) durup dururken şöyle dedi: "ya biz acaba gerçekten inanmıyor muyuz namazı kaçırdığımız için cehennemde yanacağımıza, yani düşünsene, kesin olarak böyle ateşlerde cayır cayır yanacağız. buna gerçekten inansak mutlaka ne olursa olsun sabah kalkmaz mıydık namaza? nasıl ki, örn. sınavımız olduğunda mutlaka hemen kalkıyoruz, hiçbir şekilde uyuduğumuz için sınavı kaçırmıyoruz, çünkü sınava gitmezsek dersten kalacağımızı biliyoruz, o zaman nasıl oluyor da namazı kaçırırsak yanacağımızı bildiğimiz halde sabah kalkmıyoruz?".
ben de açıkçası epey bir sinirli ve zor bir insanım. hele de üniversite döneminde ders stresinden iyice ruh gibi dolaşıyorum ortalıklarda, aklımda sadece okul var. bu arkadaş böyle söyleyince, doğal olarak çok kızdım, "yaaaa ne diyorsun, saçma saçma konuşuyorsun. yok, inanmıyor muyuz gerçekten acaba, bilmem ne. saçmalama ya, öf, tabi ki, inanıyoruz, ne alakası var inançla, kalkmak istiyoruz ama geç uyuduğumuz için kalkamıyoruz, olabilir. zaten kazasını kılıyoruz" diye bayağı bir kızdım, bağırdım.
okul bitti tabi, iş hayatı başladı. yıllar geçti, ben hayvan hakları savunucusu bir hukukçu oldum. hayvanların dertlerini dert edindim, hayvan hakları için hem mesleki, hem de sosyal sorumluluk anlamında uğraşmaya başladım. ancak sıklıkla bu arkadaşın bu beni zamanında bir hayli sinirlendiren lafları aklıma geliyor. şöyle ki, tüm dünyada her çeşit hayvana yapılan binlerce eziyet, işkence, zulüm, ölüm varken ben bir hayvan hakları savunucusu olduğum halde nasıl üzüntüden kahrolmuyorum, nasıl canlar için uğraşsam da bir taraftan normal yaşamıma devam edebiliyorum? canlar bu dehşetengiz işkencelere tabi kalırken ben nasıl yiyip içip gezip dolaşabiliyor, mutlu olabiliyor, gülüp konuşabiliyorum? şu anda bile binlerce can mezbahalarda, kürk endüstrisinde, deney, av, sirk, v.s. gibi onlarca alanda kelimenin tam anlamıyla işkence görürken ben nasıl günlük yaşamımı sürdürebiliyorum. yoksa gerçekten çok üzülmüyor muyum? yani, bu normal değil ki...
milyonlarca can halihazırda eziyet görmeye devam ederken mutlu olabilmem, eğlenebilmem, özetle yaşamımı normal bir şekilde devam ettirebiliyor olmam normal değil. yani, eğer çok çok üzülüyor, gerçekten tam anlamıyla o canların çektiği acıları kendi bedenimdeymiş gibi hissedebiliyor olsam, şu anda oturup bunu yazmak yerine eziyet görmelerini fiili anlamda engellemem gerekmez miydi? örn. onlara eziyet edilen yerleri yıkmam, canlara eziyet edenleri bertaraf etmem, canları hukuki veya bilinçlendirme çalışmaları yaparak değil, doğrudan fiili olarak, eylemde bulunmak suretiyle kurtarmam gerekmez miydi? yoksa gerçekten o kadar üzülmüyor muyum? 
son zamanlarda o bir zamanlar kızdığım arkadaşımın cümleleri kulağımda yankılanıp duruyor, bu sefer farklı bir konuya uyarlanmış olarak: hayvan haklarına...
gerçekten bir canlının ellerine ayaklarına kaynar katran dökülüp canlı canlı kaynar suda haşlandığı, bir canlının insan refahı için zehirlenerek öldürülmek suretiyle deneylere tabi tutulduğu, bir diğerinin başına sivri aletlerle vurularak kürkü için öldürüldüğü vs. binlerce işkencenin yapıldığı veya yapılmaya devam edeceği bir dünyada normal yaşantıma hiçbir olay olmamış gibi devam edebiliyor olmam hiç normal değil.
ankara'da 4 aylık yavru tavşana tecavüz edip, belini ve iki kolunu kırarak öldüren 13 yaşlarında bir geberik pislik "çocuk" ve aynı geberiklikte annesi sırf hayvanları koruma kanununun tck kapsamında değil, kabahatler kanunu kapsamında olması hasebiyle yaptırımsız kaldı. bu durumda eziyetle öldürülen o zavallı gözümün bebeği yavru tavşancanın kanının yerde kalmasına nasıl göz yumabildim, nasıl bu iki pisliğe fiili yaptırım uygulamadan durabildim. o kadar üzülmemiş miydim yoksa?! hakkında sadece şikayet dilekçesi yazıp hukuki yaptırım uygulatmak için uğraşacak kadar mı üzülmüştüm sadece? kanını yerde koymayacak kadar değil yani, öyle mi?! 
mesele şu ki, hayvan hakları ihlallerine çok fazla üzülüyor olsak da, canımızdan can gitmediği, o eziyetler doğrudan bize yapılmadığı için "O KADAR" çok üzülmüyoruz. sadece şikayet edip hukuki yaptırım uygulatmaya çalışacak ve bilinçlendirme çalışması yapacak kadar üzülüyoruz, öcünü alacak kadar, fiili yaptırım uygulayacak kadar değil. harekete geçip canları fiili olarak kurtaracak kadar değil. çünkü o acıyı yaşayan bizim bedenimiz değil.

                                        6:21'e dikkat. beni etkileyen bir an o an. 













23 Haziran 2015 Salı

HAYVANLARI KORUMA KURULU VE GÖREVLERİ

H.K.K. HAYVAN KORUMA YÖNETİMİ

H.K.K. 15. MADDE: İL HAYVANLARI KORUMA KURULU:

Bu madde ile kanunda belirlenmiş olan kurallara aykırılık halinde hayvanların korunması, hayvanların korunmasının hangi yetkili kurumlar tarafından gerçekleştirileceği hususu  düzenlenmiştir.
H.K.K. madde 15: Her ilde il ayvanları koruma kurulu, valinin başkanlığında, sadece hayvanların korunması ve mevcut sorunları ile çözümlerine yönelik olmak üzere toplanır.
Bu maddenin devamında bu toplantılara kimlerin katılacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

H.K.K. MAADE 16: İL HAYVANLARI KORUMA KURULUNUN GÖREVLERİ

Bu madde ile hayvanları koruma kurulunun hayvanların korunması, sorunları tespit etmesi ve çözümlerini karara bağlamakla ilgili görevleri düzenlenmiştir. Bu maddenin a, b ve c bentlerinde hayvanları koruma kurulunun Kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek, hayvanların korunmasına ilişkin sorunları belirleyerek, çözüm tekliflerini içeren yıllık, beş yıllık, on yıllık plan ve projeler hazırlamak, hazırlanan uygulama programlarının uygulanmasını sağlamak ve sonuçtan Bakanlığa bilgi vermek gibi görevleri düzenlenmiştir.

D. bendinde ise, hayvanların korunması ile ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluşların il düzeyindeki faaliyetlerini izlemek, yönlendirmek ve bu konuda gerekli eşgüdümü sağlamak görevi öngörülmüştür.

E. bendi: İlde kurulacak olan hayvan bakımevleri ve hayvan hastanelerini desteklemek, geliştirmek ve gerekli önlemleri almak görevi vardır.

Bu madde ile hayvan koruma kuruluna verilen görev uygulanabilir olması açısından da dikkat çekmektedir. Hayvan bakımevlerine ve hayvan hastanelerine artan ihtiyaca binaen ortaya çıkan gereksinim son derece belirgindir. Özellikle, metropollerde bu ihtiyaç daha da artmaktadır. Bu ihtiyacın bu madde uyarınca yapılandırılacak hastane ve bakımevleri aracılığıyla büyük bir bölümü karşılanacaktır. Oluşturulacak ve geliştirilecek olan bu hastanelerin özel kliniklere oranla daha uygun ücretlerle, çoğu zaman ücretsiz olarak hizmet vermeleri yine bu kanunun amacına uygun olacaktır. Hali hazırdaki uygulama resmi kliniklerde, hayvan sağlığı merkezlerinde evcil hayvanlara yapılacak olan kuduz aşılarının ücretsiz olarak gerçekleştirilmesi, bu işlem dolayısıyla kesinlikle ücret talep edilmemesi yönündedir. Büyük şehirlerde hayvan sağlığı merkezlerinin, hayvan hastanelerinin ve hayvan bakımevlerinin son dönemde Hayvan Koruma Kanununun yasalaştığı 2004 yılından itibaren oldukça geniş bir alanda ve sıklıkla resmi kurumlar tarafından yapılandırılması bu kanunun bu maddesinin diğer maddelere göre daha fazla uygulandığını göstermektedir. Söz konusu bu hayvan sağlık merkezlerinin sayısındaki artış kanunun her alanda ve daha fazla uygulanabileceğine dair umut ortaya çıkarmaktadır ve bu yönüyle hayvan sağlığında atılan adımlar sevindiricidir.

H.K.K. F BENDİ: Yerel hayvan koruma gönüllülerinin müracaatlarını değerlendirmek.

Bu noktada hayvan koruma gönüllülerinin önemi açıkça görülmektedir. Şöyle ki, gönüllülük esası üzere, maddi beklenti içinde olmadan, tamamen insani duygularla ve sosyal sorumluluk kapsamında hayvan korumada görev almak isteyen vatandaşların müracaatlarını değerlendirerek uygun bulunanların usulüne göre, yine denetimden vazgeçmeden, sürekli denetimle yükümlü olarak hayvan korumada görevlendirilmesi hayvanları koruma kurulunun başlıca görevleri arasında sayılmıştır. H.K.K. 4. madde, 1. fıkra, d bendine göre de hayvanları koruma kurulu bu görevle H.K.K. ilkeleri gereği yükümlüdür.

not: işbu yazı 2008 tarihli Avukatlık Staj Bitim Çalışmamdan alıntıdır, tüm hakları saklıdır, kopyalanamaz, alıntılanamaz, başka mecralarda yayınlanamaz, yalnızca toplumun bilinçlenmesi amacıyla bu yazının linki çeşitli mecralarda paylaşılabilir. 
Aksi durumda fikri hak ihlali nedeniyle ortaya çıkan hukuka aykırılığa karşı hukuki yollar takip edilir.

#hayvanhakları #hayvanlarıkorumakanunu #earthlings #turseng #turseng.com #tursengcom #hayvan #hukuk #tavşan #tavsan #kedi #köpek #kopek #kuş #kus #vegan #veganizm #veganism #vejetaryen #hayvanhaklarısavunucusu #earthlingsizle #hayvandeneyleri #hayvandeneyi #hayvandeneylerinehayır #kürk #kurk #fur #govegan #animal #animals #hayvanlarıkoruyalım #hayvanhaklarıihlali #sokakkedisi #sokakköpeği #hayvanhaklarıdilekçeleri #dilekçe #hayvanhaklarıblogu #hayvanbarınağı #hayvanbarinagi #petshop #petshopşikayet #petshopsikayet #sahiplendirmeformu #sahiplendirmesözleşmesi #sahiplendirmesozlesmesi #fayton #faytonkeyfi #faytonatı #faytonahayır #adalar #büyükada # kaztüyü #kaztuyumont #angoratavşanı #angorayunu #angorayünü 

27 Nisan 2015 Pazartesi

HAYVAN KORUMA KANUNU VE HAYVAN HAKLARI MEVZUATI - 2. yazı


H.K.K. 4. maddede yer alan diğer iki ilke “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ve “Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muameleden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır” ilkesinin uygulanmasında da çok büyük güçlükler yaşanmaktadır. Bu noktada bu iki ilkeye ve H.K.K. Koruma Tedbirleri bölümünde yer alan madde 5 fıkra 3.deki düzenlemelere aykırılıklardan söz etmek gerekmektedir.

        İlk olarak, hayvan satan ticari kurumların, özellikle, Petshopların bu maddeye aykırı olarak, satmak amacıyla mağazalarında bulundurdukları hayvanların bakımını gerektiği gibi sağlamamakta, bu hayvanları oldukça kötü koşullarda bulundurmaktadırlar. Bu da kanunla belirlendiği şekilde eğitim programlarına katılarak sertifika alma yükümlülüklerini yerine getirmediklerinin göstergesidir.
Bu mağazalarda hayvanlar kanunla belirtildiği gibi doğalarının gerektirdiği koşullarda değil, çok küçük kafeslerde ve üst üste yığılmış şekilde bulundurulmaktadırlar. 
        Özellikle, sadece maddi kazanç ve menfaatlerini göz önünde bulundurmakta ve son derece hassas yapıdaki, dikkatli bakım gerektiren hayvanları mesela tavşanları, bunların bakımını sağlayamayacak küçük yaştaki, bu sorumluluğu üstlenemeyecek bilinç düzeyindeki kişilere satmaktadırlar. Bilindiği gibi bu hayvanlar maalesef, alındıktan kısa süre sonra ölmektedirler. Yine, H.K.K. madde 5te belirtildiği gibi bir hayvanı sahiplenmeden önce bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak bir hayvanı sahiplenilmesinden bu koşullarda söz bile edilememektedir. 
       Hayvan Koruma Kanunu gereği, devletten bu hizmetleri karşılığında maddi destek alan gönüllü şahıs ve kuruluşların, Hayvan Koruma derneklerinin, resmi kurumların, belediyelerin, il idarelerinin bakılmakta olan sahipli hayvanların işkence gördükleri, aç susuz ve bakımsız bırakıldıkları, yaşam haklarının sınırlandırıldıkları ve bu gibi hayvan koruma kanununa aykırılık oluşturacak durumlarda söz konusu hayvan sahibine yaptırım uygulanmakla birlikte hayvanın da sahibinin elinden kurtarılarak bu durumlar için öngörülen hukuki sürecin işletilmesi ve hayvanın barınağa verilmesinin temin edilmesi gerekmektedir. Günümüz koşullarında bu düzenlemenin de teoride kaldığının ve uygulamaya geçilmediğini, hayvan sahiplerinin takip edilmediğini ve bu şekilde sahipli hayvanların yaşam haklarının tehlikeye atıldığı açıkça ortadadır. 
       Halbuki, özellikle, bilinç düzeyi ve farkındalığı yüksek bir toplum oluşturulmak, toplumun hayvan hakları konusunda eğitim verilmek suretiyle bilgilendirilmesinin sağlanması yoluyla, bu durumların ihbar edilmesi sağlanabilir, bu şekilde söz konusu bu hayvanlar kurtarılarak kanun gereği yaptırımlar uygulanabilir, kanunun öngördüğü düzenlemeler hayata geçirilebilir.
      İkinci olarak, internetin çok geniş bir kesimde yaygın olarak kullanılması hasebiyle bu yolla da yukarıda sözü edilen durumdaki hayvanlar tespit edilebilir, takip edilerek, kurtarılabilir. Örneğin, bu durumdan sorumlu olan şahıs ve kurumlardan yetkili ve ilgililerin hayvan sitelerine üye olunmak suretiyle buradaki forumlarda gerçekleştirilen konuşmalar takip edilebilir, gerektiği zaman irtibata geçilerek hayvanlarına işkence eden, şiddet uygulayan, bakımını sağlamayan, aç susuz bırakarak hayvan koruma kanunu ile düzenlenmiş hayvan haklarını ihlal eden şahıslar belirlenerek, bu kişilerin forum yöneticisinden ilgili makamlar adına İP adresleri alınarak hukuk yoluna gidilebilir ve hayvanları ellerinden alınmak suretiyle yaşamları kurtarılabilir.
     Bu hususun önemi çok açıktır. Zira, aşağıda belirteceğim örnekte de görüleceği üzere, bu şekilde bir takip son derece verimli sonuçlar ortaya çıkaracaktır.

Örnek 2: Bir hayvan sitesinde yine yukarıda sakıncalarından söz ettiğim petshopların sezgin olmayan, küçük çocuklara sorumluluklarını üstlenemeyeceği hayvanları satması ve bunun H.K.K. madde 5, fıkra 1 deki düzenlemeye açıkça aykırı olduğu, bu yaştaki çocukların hayvan edinmeden önce bu hayvanın bakımı ile ilgili eğitim programına katılarak sertifika alamayacağı kolayca anlaşılır bir durumdur.
                                                             
       Bu hayvan sitelerinde yaptığım araştırma sonucunda özellikle, hassas, bakıma muhtaç, narin hayvanlar olan tavşanların satın alındıktan kısa bir süre sonra öldükleri, hastalanan hayvanların tedavi için gerekli kuruluşlara götürülmeyerek ölüme terk edildikleri, çoğunlukla aç ve susuz bırakıldıkları için yaşamlarını yitirdikleri, hasta hayvanlarını veterinere götürmeyerek, internet sitelerinde kulaktan dolma bilgilerle kendi başlarına tedavi etmeye çalıştıkları, işkence uyguladıkları, bakımı hakkında kanunda belirtildiği gibi eğitim almadan bilgisizliklerine rağmen hayvan edindikleri için yanlış beslenme koşulları yüzünden kaybedildikleri, üzerine basılarak, kapı arasında sıkıştırılarak, v.b. şekillerde ihmal ve kasten öldürdüklerine yönelik önemli verilere ulaştım. 
       İnternette bir hayvan sitesinde muhtemelen ilkokul veya ortaokul düzeyinde bir çocuğun edindiği yavru tavşanı sırf yatağına çıktığı ve çiş yaptığı için duvara fırlattığı, bir diğer gün ise, yavru tavşanı incelemek için eline aldığını tavşanın yere düşerek bacaklarını kaybettiği, büyük acılar çektiği ve çığlık atmakta olduğuna yönelik yazılarını okudum.
      Bu tür hayvan haklarına aykırı durumların ortaya çıkmasını önlemeye yönelik önlemler almak, ortaya çıkmış olan durumların H.K.K. da öngörülen hukuki çözümler aracılığıyla giderilmesini sağlamak hem yargı, hem de yürütme organlarının görevleri arasındadır. Yine kanun kapsamında Petshopların denetiminin sıklaştırılması, küçük yaşta çocuklara hayvan satışının sınırlandırılması, H.K.K. 5. madde, 1, 2, 3, 4 fıkralardaki hükümlerin uygulanmasının tam ve gereği gibi gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

not: işbu yazı 2008 tarihli Avukatlık Staj Bitim Çalışmamdan alıntıdır, tüm hakları saklıdır, kopyalanamaz, alıntılanamaz, başka mecralarda yayınlanamaz, yalnızca toplumun bilinçlenmesi amacıyla bu yazının linki çeşitli mecralarda paylaşılabilir. 
Aksi durumda fikri hak ihlali nedeniyle ortaya çıkan hukuka aykırılığa karşı hukuki yollar takip edilir. 

25 Nisan 2015 Cumartesi

HAYVAN KORUMA KANUNU VE HAYVAN HAKLARI MEVZUATI


Hayvan korumda hukukun çok önemli bir yer kapsadığı bilinen bir gerçektir. Hayvanlara karşı eziyetin, işkencenin, sahipli hayvanların bakımsız bırakılmasının, sahipsiz hayvanların katledilmesinin ve genel olarak hayvanlara karşı her türlü insan dışı davranışın hukuki yaptırıma bağlanması amacıyla daha önceki uygulamada son derece yetersiz kalan Çevre Kanununun yerine, büyük bir hukuki boşluk doldurularak 24 Haziran 2004 tarihinde kabul edilen, Resmi Gazete ile Neşir ve İlanı: 01 Temmuz 2004 tarihli 5199 sayılı HAYVAN KORUMA KANUNU çıkarıldı.

Bu kanunun amacı, Genel Hükümler kısmında da yer aldığı üzere hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.

Kanun aynı zamanda amacının doğrultusunda düzenlemelerin yapılmasını, önlemlerin alınmasını, denetim, sınırlama ve yükümlülükleri, uygulanacak cezai yaptırımları belirler.

Yine kanunun 4. maddesinde belirtilen ilkelere göz atarsak bunlardan ilkinin “Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir” ilkesi olduğunu görürüz. Bu ilkenin önemine binaen Türkiye’de bu ilkeye uygun davranılması ve hayvanlara yaşam hakkının tanınması hususunun önemli bir yer kapsadığını görürüz. Özellikle, son yıllarda görsel ve yazılı medya aracılığıyla sahipli ve sahipsiz hayvanlara işkence edildiğini, öldürüldüğünü, aç susuz bırakılarak bu yaşam hakkının esirgendiğine şahit olunmaktadır. Örnek olarak, görsel medyada yer aldıktan sonra büyük tepkilere neden olan, farkındalığın artmasına katkıda bulunan, hatta çevre ve hayvan konusunun Yeni Anayasa Taslağında 131. maddede düzenlenerek Türk Hukuk Tarihinde ilk kez bir Anayasa’da yer almasına sebebiyet veren bir olayı gösterebiliriz.

Örnek 1: 24.08.2007 tarihinde Yedisu ilçesinden geçen Peri suyu Sorik mevkiinde serinlemek için nehre giren yavru ayı çevrede piknik yapan işçi oldukları belirlenen üç kişi tarafından ucu sivri sopa ve taşlarla dövülerek öldürüldü. Şahıslar daha sonra arı kovanlarına ve küçükbaş hayvanlarına saldırdıkları için daha önce de 9 ayıya saldırarak öldürdüklerini itiraf ettiler.
Bu hayvanların avlanması ve vurulması nesli tükenmekte olan memeliler grubuna ait olmaları hasebiyle yasaktır. Bu yönüyle de bu ayının işkence edilerek öldürülmesi hayvan hakları mevzuatına bu açıdan da aykırılık oluşturmaktadır. Hayvan Koruma Kanunun 4. maddesinde yer alan “Nesli yok olma tehlikesi altında bulunan tür ve bunların yaşama ortamlarının korunması esastır” ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir.

Olayla ilgili Orman eski Bakanı Osman Pepe ayının öldürülmesini büyük üzüntüyle izlediğini ve arı kovanlarına ve küçükbaş hayvanlarına zarar verdikleri için ayıların öldürülmesinin doğru olmadığını, zarara uğrayan vatandaşların bakanlığa başvuruda bulunması halinde bu zararlarının uygulama gereği tazmin edileceğini ifade etti. Bu olaydan da görüleceği üzere hayvan koruma hususunda halkın bilinç düzeyinin son derece aşağıdadır. Bu durum da yukarıda belirilen halkın bilinç düzeyinin artırılması çabalarının hukuki düzenlemelerin uygulanabilmesi açısından önemli olduğunu göstermektedir.

not: işbu yazı 2008 tarihli Avukatlık Staj Bitim Çalışmamdan alıntıdır, tüm hakları saklıdır, kopyalanamaz, alıntılanamaz, başka mecralarda yayınlanamaz, yalnızca toplumun bilinçlenmesi amacıyla bu yazının linki çeşitli mecralarda paylaşılabilir. 
Aksi durumda fikri hak ihlali nedeniyle ortaya çıkan hukuka aykırılığa karşı hukuki yollar takip edilir. 

19 Nisan 2014 Cumartesi

MARDİN HAYVAN BARINAĞI




ADRES: Mardin cezaevi altında bulunan Eryeri köyü yolunda. Mardin.
İLETİŞİM: 0482 212 10 49 

bu barınaktan üstteki 2 foto ulaştı bugün emailime. görüldüğü 
ve anlatıldığı üzere barınakta yavru ve  yetişkin çok sayıda 
köpek açlık, susuzluk ve tedavi eksikliği/yokluğu nedeniyle
 yaşamlarını kaybetmektedir. 
mardin'de bulunan hayvan haklarına duyarlı şahıslara 
bu barınağa bir an önce ulaşarak kontrol etmelerini, mama, süt götürerek 
bu canları beslemelerini, barınak çalışanlarına ve belediyeye barınak koşullarının
evleviyetle düzeltilmesine yönelik taleplerini iletmelerini, barınaktan
yeni görseller paylaşmalarını önermekteyim. türkiye'nin her yerinden pet siteleri aracılığıyla bu barınağa mama bağışında bulunulması yine amacauygun olacaktır.
ilaveten, bu dilekçe örneğini somut olaya uyarlayarak,
 kısaca olay kısmına somut olayı aktararak, dilekçenin tamamını kopyalayıp bu fotoları ilişiğinde sunarak, mardin orman ve su işleri müdürlüğüne elden/mektupla/emaille şikayet dilekçesi vermek suretiyle başvuruda bulunarak sözkonusu hayvan hakları ihlaline karşı şikayet yoluna gitmelerini önermekteyim. 


BARINAK ŞİKAYET DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ  - dilekçe için linke tıklayın.

25 Ekim 2013 Cuma

canlı hayvandan anahtarlık yapmak - CANLI ANAHTARLIK SAÇMALIĞI

hayvanlara eziyet eden, akılalmaz işkenceler uygulayan, canlı canlı haşlayıp yiyen, crush videolar çeken (kedi/köpek/tavşan v.s. bilumum hayvanın canlı canlı ezilmesi, üzerlerinde çeşitli işkencelerin yapılmasına dair fetiş videoları), restoranlarında insan cenini menüsü bile bulunacak kadar aşağılık olan, islam dininde deccal'in çıkacağı halk olarak belirtilen, tüm bu hayvan hakları ihlalleri sayesinde tüm çin halkından nefret etmemi, "yeryüzünden toplu olarak silinseler ne güzel olurdu" şeklinde düşünmemi sağlayan, ırkçılıkla yakından uzaktan alakası olmayan beni bile neredeyse ırkçı yapan ÇİN'in son saçmalığı, son zalimliği - CANLI HAYVAN ANAHTARLIKLARI.
inançlı bir müslüman olarak şunu biliyorum, rabbim zalimin zulmünü yanına bırakmaz. elbet, bu zalimlerin zulümlerinin karşılığı son derece ağır olacaktır. o zamana kadar hukuki yolları takip ederek bu zulmü azaltmak/ortadan kaldırmak mümkün. 
hayvan hakları ihlalidir. yaptırım uygulatmak ve takip edilecek yollar.