27 Şubat 2013 Çarşamba

ufuk günaydın - yeni

gözlerine halen bakamadığım can - kedi yamuk, yarı felçli, dişsiz, yaşlı, kutusunda uyuduğu sırada halihazırda sokaklarda özgürce gezip dolaşan kedi katili - ufuk günaydın tarafından başı ezilmek suretiyle öldürülen masum
ayda bir unutturmama, toplumsal baskı altında tutma, hayvan zulmünün sembolü olması niteliği ile bir tür bilinçacıcı olarak kullanma amacıyla hakkında entry girdiğim şahıs.
ilaveten, (bkz: kaz tüyü vahşeti) başlığında da belirttiğim gibi ufuk günaydın gibilerin acımasızlığını yasal olarak taşıma eylemidir kaz tüyü işkencesi. işkencenin yasal halidir.
nasıl ki, kedi yamuk'u ayaklarının altında ezme suretiyle öldürünce haklı bir tepki gösterilmiştir bu şahsa. aynı tepki tüyleri hayli uzun yıllardır canlı canlı yolunmak suretiyle işkenceye tabi tutulan zavallı kazlar için de üreten/kullanan/satan firmalara ve de son kullanıcılara gösterilmelidir. kaz tüyü, kürk ve deney yapılmış ürünleri kullananların bu ufuk günaydın'dan herhangi bir farkı yoktur. önemli olan toplumda bu farksızlığın anlaşılması ve anlaşılmanın sağlanması için de çaba sarfedilmesidir.


kürk giyen ünlüler - yeni

gözlerde yapmacık bir ifade, el bilekten "tüh, yakalandım" sahteciliğiyle kıvrılmış, vücut diliyle tam bir yapmacıklık abidesi olan adını sanını bilmediğim, anlaşılan reklam amaçlı kürk giymekten çekinmeyecek kadar alt düşünceye sahip bir şahıs olan ebru polat! mış...

bu başlık altında bir utanç listesinde bulunduklarının farkında olmayan, bilakis kürk giymekle övünecek kadar bilinçsiz ve bilgisiz ve de görgüsüz şahıslar.

ilaveten, kürk giyen ve bu yönüyle topluma kürk giymeyi empoze etmeye çalışan/eden bu yönüyle büyük bir vebalin altına giren ünlülerin yanısıra daha önce de belirttiğim üzere asıl sorumlular kürk kullanan ve/veya satan firmalar'a da tepki gösterilmesi, yapay kürke yönlendirilmeleri amacıyla yoğun şekilde tepki emaili gönderilmesi gerekmektedir. bu tür kürk firmalarının listesi zamanı olan bir hayvan haklarına duyarlı şahıs tarafından google'da aratılarak bulunmak suretiyle oluşturulabilir, bu tür bir liste yayınlanarak herkesin bu firmalara tepki göstermesi sağlanabilir.
(bkz: kürk/@earthlings)

aynı liste kaz tüyü kullanan ve/veya satan firmalar için de oluşturularak kaz tüyü vahşetine yönelik tepki gösterilebilir, kaz tüyü ürün üretmekten vazgeçmeleri yönünde baskı yapılabilir.

-----------------

bir diğeri iclal aydın diye çağrılan bir fert
bunda da ilginç bir şekilde "ah yakalandık, tüh, görüyor musun" sahteciliği yerine gayet açık seçik ve net bir "ne güzel, çektiler beni, iyi oldu, iyi" şeklinde bariz bir ifadenin gelip yüzüne oturduğu görülüyor. çok mutlu kürkle görüldüğü için, mazaallah ya kimse görmeseydi, gördüler/çektiler, herkes de görecek işte. sınıf atladı! kürk giyerek.
kendi gibilerin gözünde. masum canlardan yana olanların gözünde sahip olduğu azıcık değeri de kaybettiğinin farkında bile değil.
bu şahıslaı boykot edelim, ürünleri almayalım, siz buşahısların ürünlerini satın almaya devam ettikçe bu da o gelirlerle kürk almaya, canları işkenceye tabi tutturmaya devam edecek.


10 Mart 2013 Ankara Ölüm Yasasına Hayır Eylemi

ölüm yasası olarak da bilinen yeni hayvanları koruma kanununda değişiklik tasarısının son görüşmelerinden önce ankara'da gerçekleşecek olup, çok sayıda ilden ücretsiz otobüsler kaldırılmak suretiyle katılınacak olan yürüyüş.

http://www.facebook.com/...26896072383&type=1&theater - şişli belediyesi de 2 araç tahsis etmiş, istanbul'dan katılmak isteyenlere duyurulur, kayıtların önceden yaptırılması gerektiğinden acele edilmesinde fayda var.
diğer illerden kaldırılacak olan ücretsiz otobüsler ve eylemle ilgili diğer detaylar için: http://www.facebook.com/...addog/333485226872?fref=ts

son eylem olması hasebiyle son derece önemli olan bu etkinliğe hayvan hakları savunucuları olarak yoğun bir şekilde katılmak gerekmektedir. ben ve çevrem de tüm diğer ölüm yasasına hayır eylemlerinde olduğu gibi bu eyleme de iştirak edeceğiz inşallah.

(bkz: yeni hayvanları koruma kanunu tasarısına hayır) - ölüm yasasına neden hayır dendiği hakkında bilgi edinmek için.

ek: ölüm yasasının tam metni linkte. eyleme gitmeden önce neye itiraz ettiğinizi öğrenmek/bilmek için linke tıklayarak yazıyı okuyun, bilgi edinin. 

KAZ TÜYÜ Topluma Duyurmaya/Firmalara Tepkiye Devam

en altta da belirttiğim üzere 08.02.13 tarihinde gecenin bir yarısında tamamen tevafuken izlediğim kaz tüyünün elde edildiğini gösterir, altta da yer almakta olan vahşet videosundan çok fazla etkilenip üzülünce blogda linkteki KAZ TÜYÜ İŞKENCESİ - KAZ TÜYÜ ÜRÜNLERİ SATIN ALMAYIN başlıklı yazımı yayınlamış, devamında ekşisözlükte entry olarak girmiş olduğuma dair aşağıdaki 09.02.13 tarihli yazıma denk geldim az önce ve tekrar videoyu ilk gördüğüm andaki duygularımı hatırlayarak etkilendim/üzüldüm.
                                                                *****
 KAZ TÜYÜ İŞKENCESİ - KAZ TÜYÜ ÜRÜNLERİ SATIN ALMAYIN - toplumun, sosyal/görsel/yazılı medyanın kaz tüyü işkencesine karşı duyarsız kalmaması ve tepki göstermesinden, eyleme geçerek kaz tüyü ürünlerin satın alınmamasından ve ilgili firmalara tepki gösterilmesinden son derece memnun olup, konuyla ilgili 08.02.13 tarihli yazımda da belirttiğim
1. topluma duyurulması,
2. satın alınmaması,
3. firmalara tepki gösterilmesine yönelik amaçlarıma ulaşmış olmakla birlikte, halen daha fazla çaba göstermek, daha fazla çalışmak gerektiğini de eklemek isterim. bu üzücü ve etkileyici konuyu çevremize/topluma duyurmaya devam edelim, kaz tüyü ürün üreten/satan firmalara protesto içerikli mailler gönderelim, unutmayalım, her ne kadar toplumda bilinç uyanmış olsa da halen firmalar bu ürünleri üretmekten/satmaktan vazgeçmiş değil. bu firmalara tepki göstererek kaz tüyü ürünler üretmekten tamamen vazgeçmelerini ve elyaf türü ürün üretimine/satımına yönelmelerini sağlamak gerekmektedir.
uyarı: +18, reşit olmayanlar, kal/sinir/ruh hastalarının dikkatli olması önerilir.
"göz ardı edilen, pek bilinmeyen, bu yönüyle de fazla tepki verilmeyen benzer bir vahşet örneği de bulunan bize göre hayvanın canı, kürk giyenlere göre güzel bir giysi!, gösteriş aracı.
benzer vahşet örneği için: (bkz: kaz tüyü/@earthlings)
bu entry'lerde kaz tüyü temel entry'mden alıntı yapmış olduğum için, burada belirtme nedenim sadece bilinçlendirme amaçlıdır, yoksa içerikleri kaz tüyü entry'min içeriği ile aynıdır.
kaz tüyü yastık, kaz tüyü kaban, kaz tüyü yorgan, kaz tüyü mont v.s.
bellona, istikbal gibi yatak yorgan yastık üreticileri maalesef kaz tüyü ürünler üretmektedir. ilgili videoyu izledikten sonra, şimdiye kadar kullanan varsa kullanmaktan vazgeçeceğinden, çevresini de satın almaması, kullanmaması gerektiğine yönelik bilinçlendireceğinden eminim. bununla birlikte, ilgili kaz tüyü üreticilerine (google'da kaz tüyü ürünleri aratılarak geniş ve tam listelerine ulaşılabilir) protesto maili göndrilmesi son derece yerinde olup, amacauygun bir davranış barındıracaktır bünyesinde.
+18 mutlaka sonuna kadar bu videonun izlenmesini önermekteyim. zira insanoğlunun şerrinden ancak bu acı ve yalın gerçeklerin tam ve yakinen görülmesi, bilinmesi ve öğrenilmesi yoluyla kurtulabileceğine inanmaktayım tüm insan kaynaklı vahşete/eziyete/şiddete maruz kalan canların.
http://turseng.blogspot.com/...tuyu-urunleri.html?m=0 kaz tüyü ile ilgili detaylı yazı ve görsel linki.
bu da canlı canlı yolunmak suretiyle eziyet edilen zavallı kazların akibetini gösterir video linki:

uyarı: +18, reşit olmayanlar, kal/sinir/ruh hastalarının dikkatli olması önerilir.

önemli: bugün (09.02.13 tarihinde) yeni başlatmış olduğum (bkz: ücretsiz kısırlaştırma projesi) ile ilgili detaylar ve yeni bilgiler içeren yazılar yazmayı, tüm günümü bu konuya ayırarak, projeyi geliştirmeyi/duyurmayı v.s. özetle bu proje için çalışmayı hedeflemişken, gecenin bir yarısında tevafuk eseri ilgili videoyu izlemiş olmanın verdiği dehşetle geceyarısı hayvan hakları blogumda yazı yazıp, görsel hazırlayıp yayınladıktan sonra sözlüğe de gelerek buraya da ekleyince, gün boyu planlarım bu olayın vahşeti yüzünden ve vahşete karşı durup, bilinçlendirme yapmak gerektiği gerekçesiyle değişmiş, bu olay için uğraşmış oldum.
kaz tüyü vahşetinin de en az kürk vahşeti kadar önemsenmesi, geniş çevrelere duyurulması, çevrelerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir."

25 Şubat 2013 Pazartesi

Kaz Tüyü Vahşeti - 9.

nihayet görsel/yazılı medyanın da ilgisini çekmiş olan konu. önce blog, sonra ekşi ve devamında sosyal medyada bu vahşete gösterilen yoğun tepkiden sonra hayvan haklarına duyarlı olup, hayvan sevgisi empoze etmesi, hayvan hakları ihlallerini gündeme getirmesi h.k.k. ile kendisine yüklenilmiş olmasına rağmen, bu yükümlülüklerini yerine getirmekten her daim ve ısrarla kaçınan görsel/yazılı medya da gündeme getirmeye başlamış bu konuyu.
http://webtv.hurriyet.com.tr/...racak-goruntuler.aspx
halbuki öncülük ederek ilk kendilerinin gündeme getirmesi, toplumda farkındalık oluşturması gerekirdi. neyse, hiç yoktan iyidir diyelim.

kaz tüyü ürünler üreten, satan, kullanan markaları zaman olmadığı için listeleyemedim. bir listesi oluşturularak bunlara kaz tüyü üründen vazgeçmeleri gerektiğine yönelik protesto içerikli emailler atmak gerekmektedir, ilk yazımda da belirttiğim üzere.

http://www.turseng.com/...cesi-kaz-tuyu-urunleri.html

ek: benzer vahşet hakkında en az bilgi sahibi olunan hayvan hakları ihlallerinden birisi olan SÜT DANASI VAHŞETİdir. linke tıklayarak bu konu hakkında resim ve video gibi görselleri görebilir, detaylı bilgi içeren yazıyı okuyabilirsiniz.

turseng.com

benim için türkiye'de hayvan haklarını simgeleyen resim budur, türkiye'de hayvan hakları işte bu resim kadardır, bu resim gibidir
adını azericede kuzukulağı anlamına gelen turşengden alan, uğruna sözlüğe yazar olarak, yaklaşık 2 yıldır hakkında yazmakta olduğum hayvan haklarıyla ilgili entry'lerimi derli toplu bir şekilde, birarada bulunarak hayvan hakları alanında başvuru kaynağı oluşturması amacıyla taşımakta olduğum, hayvan hakları ihlallerine yönelik güncel ve genel dilekçelerimi yayınladığım, bunun dışında yine hayvan haklarıyla ilgili olarak kendisine özgü yazılar yazmakta olduğum, özellikle son dönemde toplumsal bilinç oluşturmada, hayvan haklarıyla ilgili resim ve görseller gibi araçların en az yazılar kadar etkili olduğunu farketmem sebebiyle bu yönde görsel destekli yazılar yayınlamamın mümkün olması nedeniyle de ayrıca önemsediğim, hayvan hakları adına faydalı olduğunu/olmasını temenni ettiğim hayvan hakları blogum.
blog'umun adına başlık açma nedenim ise sözlük'teki hayvan haklarıyla ilgili tüm entry'lerimi taşıyor olmam hasebiyle farkedildiğinde/görüldüğünde tarafıma ait olduğunun anlaşılması, herhangi bir intihalin sözkonusu olmadığının bilinmesi, ayrıca, tabi çeşitli kurum/şahıslarca yoğun şekilde tarafıma yönelik* yapılmakta olan intihalin önüne geçilmesidir.

ek: bu arada blog'un eski adı www.turseng.blogspot.com'du.

NUSR-ET SÜT DANASI KULLANIMI VE EMPOZESİNİN EN BELİRGİN ÖRNEĞİ


15 yıllık vejetaryen, ondan önce aile zoruyla et ve et ürünleri yemek zorunda kalmış, ancak hayatında bir kez bile çiğ ete dokunmamış, eti sevmediği için vejetaryen olan, ancak hayvan hakları savunucusu olması hasebiyle ete bayılsaydı bile yine hayvanların yaşam hakkı için vejetaryen yaşamı seçecek olan bir insan olarak şimdiye kadar kimseye et yememesi yönünde baskı yapmadım. bu restoran ve benzerlerinin süt danası vahşetine yoğun katkısı nedeniyle ve her hafta bir endüstriyel vahşet hususunda yazmakta olmam hasebiyle, bu hafta da süt danası vahşeti hakkında yazmış bulundum. belirttiğim gibi et yiyen insanlara tiksinerek bakan, baskı yapan birisi olmamakla birlikte nerede bir vejetaryen varsa mutlaka çevresini de bilinçlendirir ilkesi gereği çevremde bulunan geniş kitle zaman içinde vejetaryen yaşama geçmiş oldu. sadece et yemediğimi görerek, sorduklarında anlatımımı dinleyerek.
burada süt danası vahşetini özellikle vurgulayarak belirtme nedenim, toplumun büyük bir kesiminin bu tür endüstriyel vahşetlerden habersiz olmasıdır. şöyle ki, kimseye baskı yapmadan, sadece gerçekleri anlatarak, bilinçlenmesi, bilgisizce değil, bu bilgiler ışığında hareket etmesi amaçlanmıştır süt danası vahşeti içerikli/başlıklı yazımda.
muhtemelen yine süt danası yemeğe devam edecekler olacaktır tüm bu gerçeklere rağmen. ancak en azından bu etin hangi koşullarda oluştuğunu, hangi işkenceler sonucunda elde edildiğini bilin.
özetle, bu canlar şu anda laptop veya bir bilgisayar ekranına bakıyorsanız, işte o ekran büyüklüğünde bir kutuda ve sıfır hareket için zincirlenerek, ölümü - sofranıza gelmeyi beklemekteler. sadece sıvı gıda tüketerek, saman, yem yemeden. neden? çünkü bu lokanta gibi burjuva işletmeleri yine burjuva destekçileri için beyaz ve pembe ve de ekstra yumuşak et üretip pişirip yedirecektir. bunun için.
ilgili gerçekleri gösterir, kanıt niteliğindeki resim ve video gibi görseller ilgili linktedir. izlenebilir/görülebilir.




NUSR-ET




"katı yem verilmeyerek, sadece sıvı ile besleme şeklinde yetiştirilen, etinin pembe ve beyaz olması için, hareket özgürlüğünün tamamen kısıtlanması dahil türlü eziyetlere maruz bırakılan bir diğer işkence mağdurunun doğduğu andan öldüğü ana kadar yaşadığı süreçle elde edilen süt danası denen vahşet ürününü yoğun şekilde kullanan, tüketilmesini empoze eden kan kokulu yer.
market ve çeşitli et satış yerlerinden süt danası almadan önce bu hususların bilinmesi gerekmektedir. sırf kendisi doysa, gözü doymayan, doymakbilmez insanoğlu çeşitli eziyetlere maruz bırakılarak, şoklama yöntemi ile bayıltılmadan acı çekerek kesilen yüz binlerce hayvana rağmen, bunlarla da yetinmeyerek, beyaz ve pembe renkli et yemek istediği için, insanoğlunun lüks ve sınırsız zevkleri uğruna yenidoğan buzağı yavrular doğumdan itibaren bu eziyetlere maruz bırakılmakta, süt danası denen doğumdan ölüme yani, sadece ve sadece zevki uğruna yaşayan insanoğlunun sofrasına gelene kadar acı çekmekte, eziyet görmektedirler. hayvana eziyet sadece ufuk günaydın gibilerin ayakları ile bir canlının canını işkence ile alması demek değildir, sırf lüks yemek uğruna çiftlik hayvanlarının bu acılara maruz bırakılması da hayvana eziyettir.
bu entrynin amacının süt danası denen vahşet hakkında bilinç uyandırma olmasına rağmen, bu entryyi okuyanlar arasında "aaa, eti pembe veya beyazmış süt danalarının, ilginçmiş, ben bunu deneyeyim" diyerek belki bugün bile gidip süt danası alacak insanlar olacağını biliyorum. ama, bu hususları bilmediği için süt danası tüketenler arasında bu yazıyı okuyunca ve bu hususta bilgi sahibi olunca bundan vazgeçecek, süt danası tüketmiyorsa da bu hususta bilgi sahibi olunca süt danası denen vahşetle mücadeleye girişecek insanlar olacağını da biliyorum.

http://www.turseng.com/...i-iskencesi-sut-danasi.html - detaylı yazı ve görsellerin yer aldığı link.

süt danası - veal denen et türünün oluşturulmasında en önemli etken canların hareketsiz kalmalarını sağlayarak kaslarını zayıf kılmak ve böylece beyaz, pembe et elde etmektir.
sıfır hareketi sağlamak için bu zavallı danalar çoğunlukla zincirle sabitleniyorlar. canlı canlı tabut gibi daracık yere hapsedilen bu can insanoğlunun sofrasına gelmek için özel olarak işkencelere tabi tutuluyor.
resim ve video gibi görsellerinden, bu süt danası denen özel işkence ürünün elde edilmesi için sabit tutmak, sadece sıvı ile beslemek gibi işkencelere tabi tutulan canların topluma empoze edilmeye çalışılan, reklam filmlerindeki uçan, kaçan, mutluluktan şarkılar söyleyen, yeşil çimenlerde gezinen danalardan çok farklı oldukları apaçık görülmektedir. marketlerde, çeşitli x-et lokantalarında özellikle süt danası denen işkence ürünü eti arayanlar, sofralarınıza bir paket içinde marketten et olarak gelen yada lokantada tükettiğiniz, vedat milor/@earthlings'un "ben onların canlı olduğunu düşünmüyorum yerken" diye bahsettiği danalar bu gerçek resim ve videolardaki canlar. canlılar, et değiller, yaşam hakları var, en az bizim kadar.


***
veal - süt danası denen işkence ürünü etin elde edilmesi için danaların doğumdan ölüme maruz kaldıkları eziyetlere dair video/resim gibi görsellere sadece bakmayın, görün.
doğdukları anda annelerinden ayrılan bu canlar, bir daha asla kapatıldıkları yerden çıkmıyor, kutu/tabut gibi küçücük yerlerde kapalı/zincirli olarak sabit/hareketsiz kılınıyor, hareket özgürlükleri tamamen ortadan kaldırılıyor. sadece sıvı ile besleniyorlar. sırf insanoğlu beyaz/pembe renkli et yesin diye.

blog'da yaptığım ankete göre hakkında en az bilgi sahibi olunan hayvan hakları ihlali, yasal işkence diye nitelediğim, yasalara uygun, ancak etik ve vicdana aykırı, hayvan haklarına uygun olmayan, hayvan hakları savunucuları olarak karşı çıkıp, satın alınmamasını, satılmamasını talep etmemiz, toplumu bu pek bilinmeyen endüstriyel işkencelerden olan süt danası konusunda bilinçlendirmemiz gerekmektedir.
özetle, her zaman dediğim gibi arz talep eğrisi bu endüstriyel işkencede de geçerli. talep olmazsa arz olmaz. sofralarınıza süt danası diye nitelenen işkence ile elde edilmiş, yukarıdaki resimlerde görüldüğü şekilde üretilmiş et ve et ürünlerini satın almazsanız, arz da edilmez. yani, talep olmazsa arz da olmaz. arzın olmaması ise bu canların bu şekilde işkencelere tabi tutulmayacağı anlamına gelir.
türkiye de maalesef tüm gelişmemiş, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde yasal olarak üretilmekte olan bu süt danası üretimine yer vermektedir. türkiye'de de bu süt danası denen yasal işkence ürünleri üretilip satılmaktadır.
süt danasina hayir! süt danasi işkencesine dur diyelim!
süt danasi vahşettir! süt danasi ürünlerini satin almayin!
benzer diğer vahşetler, kaz ve ördek ciğeri, kaz tüyü vahşeti, sirk, mezbaha, pet shop, hayvan dövüşü, kümes, çiftlik hayvanları, deney, kürk v.s."

not: bu entry kendi hayvan hakları blogum olan http://www.turseng.com'dan alıntıdır.

(bkz: süt danası vahşeti)
kısaca süt danası denen pembe/beyaz renkli et ürünü bu iki yöntemin birarada uygulanması ile elde edilir.
1. doğan buzağılar hemen annelerinden ayrılıp sadece 22 inç genişlikteki dar, tabut/kutu gibi bir alana hapsedilirler, amaç hareket özgürlüğünü tamamen kısıtlamak. sıfır hareket, sonuç: yumuşak, zayıf, gelişmemiş kaslardan oluşan et.
2. sadece sıvı gıdayla beslenirler. amaç pembe/beyaz renkli et elde etmek. sonuç: bir canın türlü eziyetlere maruz kalmasıyla elde edilen beyaz/pembe renkli, yumuşak ama işkence sonucu ölüm kokan bir madde - bu tür işletmelerin/lokantaların/restoranların daha fazla gelir/daha yüksek ödemeler için topluma empoze ettiği süt danası eti.

esra ceyhan - 4.

sürekli/durmaksızın ağlaması ile bilinen  bu şahıs kedisi ölen hayvanseverle dalga geçmesine verilen tepki üzerine bu şekilde yapmacık tavırlar içine girerek, kendisini acındırmak için ağlamış, duygu sömürüsü yapmıştı.
istediğin kadar ağla, senin üzüntüsüyle dalga geçtiğin o hayvansever de ölen kedisinin ardından böyle ağlamıştı ve sen hayvan sevgisinden bihaber olduğun için anlamamıştın.
kanal 7'ye şu şekilde teşekkür/tebrik mesajı göndermemi sağlamış olan şahıs.
"sorumlu bir programcı gibi davranarak hayvan sevgisini empoze etmesi, hayvan haklarına yönelik çalışmalar yapması gerekirken tam tersini yapıp, hayvan düşmanlığını yerleştirmeye çalışmakla birlikte, insanlara karşı saygısızlığı nedeniyle de toplumu irrite etmiş bulunan, bu yönüyle kanalınıza da zarar vermekte olan esra ceyhan'ın iş akdinin sona erdirilmiş olduğunu memnuniyetle öğrenmiş bulundum. hayvan hakları savunucusu olarak tarafınıza bu duyarlı davranış nedeniyle teşekkür eder, bundan sonraki yayın politikanızda hayvan sevgisine sahip, hayvan haklarına duyarlı çalışanlara ve yayınlara yer vermenizi öneririz."
isteyen herkes yukarıdaki bu küçük yazıyı kopyalayarak http://www.kanal7.com/...al7-izleyici-temsilcisi.html şu linkten gönderebilir kanal 7'ye, duygularını/düşüncelerini bu şekilde ifade edebilir.

aşağıdaki şekilde bir açıklamada bulunmuştu kanal 7 yönetimi söz konusu olay üzerine. demek ki, gerekli değerlendirmeler sonucunda şahsın gönderilmesine karar verilmiş gayet isabetli olarak. http://www.kanal7.com/...adan-zye-yayini-yorum-5.html - açıklama linki.
"21 aralık tarihli esra ceyhan'la a'dan z'ye yayını
değerli izleyicilerimiz,
21 aralık 2012 tarihli esra ceyhan’la a’dan z’ye’de hayvanlarla ilgili yapılan konuşmalara ilişkin bazı izleyicilerimiz hassasiyetlerini bildirmektedir. bize gelen tüm mesajlarda olduğu gibi, bu konuda da gelen mesajların titizlikle incelendiğini ve raporlandığını bildirmek isteriz.
konu hakkında bizlere iletilen mesajlar program yapımcılarına ve konunun tüm muhataplarına iletilmektedir.
kanal 7 izleyici temsilciliği"

esra ceyhan - 3.

kanal 7'yi takdir etmeme, hemen şimdi tebrik/teşekkür mesajı atacak olmama sebebiyet veren bir işten çıkarmanın öznesini oluşturan sevgisiz şahıs.
kanal 7 muhtemelen hayvan haklarıyla ilgili skandal nedeniyle bu işten çıkarmayı gerçekleştirmiştir. h.k.k. görsel/yazılı medya için hayvan sevgisini empoze etme, hayvan haklarıyla ilgili yaynlar yayınlama yükümlülüğü öngörmüştür. buna göre her yayın organı mutlaka bu tür programlar düzenleyerek prime time'da yayınlamakla yükümlüdür. bu şahsın yaptığı sevgisizlik abidesi olduğunu gösterir açıklamaları, sözkonusu bu yükümlülüğe de aykırlık oluşturmakta, böylece kanal 7'yi hayvan haklarına aykırı davranmış olma konumuna düşürmekteydi.

bu şahıs kaybettiği kedisi için mezar yaptıran acılı/üzüntülü hayvanseverle bu şekilde dalga geçmişti

bu şahsın gönderilmesi gayet yerinde ve amacauygun oldu bu yönüyle de. ilaveten kanal 7'ye sadece bu şahsı göndermekle yetinmemesi, h.k.k. ile kendisi için öngörülen yükümlülükleri yerine getirerek hayvan sevgisi ve hayvan hakları içerikli programlar hazırlayıp yayınlaması gerektiğini hatırlatmaktayım.
ayrıca, umarım kerameti kendinden menkul, yeteneksiz/kalitesiz olmalarına rağmen bir türlü ekranlardan uzak durmayan/uzaklaştırılmayan, adeta kendinden yapışkanlı bu tür şahıslar diğer yayın organlarına yapışmazlar, kalıcı bir gidiş olur bu gidiş.
bir kez daha kendisine ithaf ettiğim başlığa link vereyim: (bkz: köpek lahdi)
okusun da, ta kaç bin yıl öncesinden çok sevdiği köpeği ölünce, köpek lahdi yaptırıp üzerine duygularını yansıtan şiir yazacak kadar muhteşem insanlardan günümüze taşıp gelen, köpek lahdine baktığım her seferde kalbimde hissettiğim o hayvan sevgisi denen güzel duygudan haberdar olsun, belki biraz kendisine de bulaşır bu harika duygu.
köpek lahdi ilgili başlıkta da belirttiğim üzere antalya müzesinde görülebilir, inşallah sırf bu lahit görmek için, yakın bir zamanda gideceğim bu müzeye ben de.
lahdin üzerindeki şiir:
".... rhodepe(nin) mutluluğu(ydu o)....... .....diye çağırırlardı sevimli stephanos'u onunla oynayanlar. saklıyor içinde (bu mezar) birdenbire ölümün alıp götürdüğünü. kaybolup giden köpek stephanos'un mezarı bu. ağladı ona rhodope ve bir insan gibi gömdü onu. ben, köpek stephanos yaptırdı rhodope mezarımı."

ek: tarafım için günün en güzel haberi oldu bu. çok mutlu oldum, öyle böyle değil. aferin kanal 7'ye. hatta o kadar mutlu oldum ki, şunu dinliyorum ve morali bozuk olan bu şahsa gönderiyorum. dinlesin morali azıcık düzelsin diye. hadi bakalım esra ceyhan, yatcaz kalkcaz





24 Şubat 2013 Pazar

earthlings - hayvan haklarına yönelik en iyi belgesel

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=ce4DJh-L7Ys

"ben izleyemem, kaldıramam, çok üzülürüm, dayanamam" demeden hayvan haklarıyla ilgili en gerçekçi ve en etkili bu belgeseli baştan sona izleyin. yeryüzündeki hakları ihlal edilen, eziyet gören tüm canların kurtuluşu bizlerin üzülmesi, dehşete kapılması, gerçekleri tam olarak öğrenip üzüntüden kahrolarak çaba göstermeye gerçek anlamda başlaması ile mümkün olacaktır. unutmamak lazım, biz gözettiğimiz sürece yaşamları, biz aradığımız sürece hakları var.
earthlings - ekşisözlük ve bu blog'da kullanmakta olduğum nick'imi (müstear isim) alma sebebimdir. earthlings nick'im bu belgesele dayanmaktadır, bu belgeselden gelmektedir. bu nick'i seçme nedenim ise bu belgeselden haberdar olmayanların haberdar olmasını sağlamak, nick'imin kaynağını merak edenleri söz konusu bu kaliteli belgeseli izlemeye yönlendirerek hayvan hakları hususunda bir de bu yönden bilinçlenmesini sağlamaktır.

intihal - fikri hak ihlali

bugün tarafıma yönelik yapılmış olduğunu yeni farketmemle birlikte, böylesi daha önce görülmedi şeklinde tepki verilebilecek kadar yüzsüzce gerçekleştirilmiş olanına denk geldiğim hırsızlık. daha önce de oda tv  1 kez, ntvmcncbe - 2 kez, şurada belirttiğim site yine bir kez, onun dışında yoğun olmam hasebiyle farketmediklerim dahil çok sayıda intihal arasında en ilginç/komik intihal budur diyebilirim.
önceki intihallerle ilgili bilgi edinmek için: gazetelerin ekşi sözlük'ten alıntı yapması
http://www.turseng.com/...cesi-kaz-tuyu-urunleri.html linkteki kaz tüyü vahşeti içerikli yazımı (ki, sözlüğe de alıntılamış bulunmaktayım) baştan sona kopyalamış olan bir haber sitesi ile karşılaştım bugün. doğrudan sağ tuşa basılı tutup tüm sayfayı resim ve videolar dahil yazıyla birlikte aynen kopyalayıp kendi haber sitelerine yapıştırmışlar. tabi ki, kaynak göstermeden. üstelik ilgili linkte en altta el kadar uyarı yazısı yapıp, iyice algılansın diye sarı ile boyamama rağmen. şimdiye kadar karşılaştığım en berbat intihal budur diyebilirim.
yazımı başlığından tutun, resimlere, resim altı açıklamalara, videolara ve dipnotuma kadar kopyalayıp yapıştırmışlar. yazımın altında link verilerek dahi alıntılanamaz, kopyalanamaz, başka bir mecrada yayınlanamaz dememe rağmen.
blog'da daha önce var olan kopyalama engelini kaldırma nedenim hayvan hakları ihlallerine yönelik yazmış olduğum dilekçelere katılmak isteyenlerin rahatlıkla kopyalayıp başvurabilmesiydi. hayli uzun süre önce engeli kaldırmış oldum.
intihale karşı çeşitli yöntemler deneyerek önlemler almakta olsam da gerçekten özellikle internet ortamında yapılan bu çalıntılarla başetmek oldukça zor. arkadaşımın da dediği gibi "intihali önlemenin tek çaresi hırsızın çalmaktan vazgeçmesi". gerçekten, kimliğinizi gizli tutmak isteyen biri iseniz, sizden yapılan çalıntılarla uğraşmak daha bıktırıcı ve zor oluyor.
bu çalıntıyı yapan siteyi bu sefer belirtmeyeceğim, haksız yere hit kazanmasın diye. merak edenler yoğun bir şekilde girip bakıyor, uyduruk haber sitelerinin hitini artırıyor böylece. şimdilik uyarı emaili gönderip, yazımın tamamen kaldırılmasını talep ettim. kaldırmazlarsa duyuracağım burada, haksız yere hit kazanmalarını da göze alarak.
merak edenler google'de kaz tüyü işkencesi diye aratıp bu siteye ulaşabilir, bakıp bakıp gülebilir bu komik intihale.


ek: ilgili haber sitesi uyarı emailim üzerine intihal yaptığı yazımı kaldırmıştır. bu vesileyle herhangi bir surette kısmen/tamamen ekşisözlük ve/veya blog'umdan makalelerimi intihal etmek isteyenleri bir kez daha uyarmakta, son dönemde tarafıma yönelik onca uyarıya ve ilgili yasa hükümlerine rağmen artmış bulunan intihallerle ilgili olarak söz konusu uyarımı tekrar önemin binaen bir kez daha burada vurgulamaktayım:

ÖNEMLİ DUYURU: bu yazı ekşisözlük ve bu blog'da (eski adıyla www.turseng.blogspot.com yeni adıyla www.turseng.com) EARTHLİNGS nick'iyle yazan hayvan hakları savunucusu hukukçuya ait olup, hiç bir şekilde - tamamen veya kısmen - alıntılanamaz, kopyalanamaz, başka bir mecrada yayınlanamaz. toplumu bilinçlendirme amacıyla ilgili yazıdan bahsedilerek, blog linki verilmek suretiyle blog'umuza yönlendirme yapılabilir. blog ve ekşisözlük'teki earthlings'e ait tüm materyallerin hakkı saklıdır ve yalnızca kendisine aittir. tümeserleri fikri haklar yasası çerçevesinde koruma altında olup, söz konusu kanun hükümlerine ve işbu uyarıya rağmen hukuka aykırı olarak bu ve diğer tüm eserlerinin kopyalanması, alıntılanması, başka bir mecrada yayınlanması halinde fikri hak ihlali nedeniyle hukuki yola başvurulacağını ve fikri hak ihlali gerçekleştirerek intihal yapan şahıslara hukuki çerçevede, yasalar gereği yaptırım uygulatılacağını önemine binaen bir kez daha belirtirim. 
işbu uyarı earthlings'in hem ekşisözlük, hem de bu blog'da yayınladığı tüm eserleri için (yazı/görsel) geçerlidir. 

Süt Danası Vahşeti - 2.



video görselini mutlaka sonuna kadar dayanarak izleyin, bilinçlenme adına bunu yapmak son derece ehemiyet taşımaktadır

kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesinin sadece hukukta geçerli olması hasebiyle, insan ve hayvana yönelik suç ve kabahatler ve de haksız fiiller, özetle hukuki bir olayın konusunu oluşturan olgular hariç, hemen her disiplinde bilgisiz/bilinçsiz olmanın mazeret sayılması durumu gözönüne alındığında, hayvan haklarıyla ilgili tüm ihlallerin toplum tarafından bilinmiyor olmasında hayvan hakları savunucuları olarak sorumluluğumuzun bulunduğunu her daim tarafıma hatırlatan vahşetlerden birisi.

dediğim gibi sadece hukuki durumlarda bilmemek mazeret sayılmamaktadır. "adam/hayvan öldürmenin suç/kabahat olduğunu bilmiyordum", "çalmanın suç olduğunu bilmiyordum" diyemez kimse. dese de bir işe yaramaz, bu savunması onu aklamaz. ufuk günaydın gibi her daim lanetle andığım/anacağım bir hayvan düşmanı "kedi öldürmenin suç olduğunu bilmiyordum" bahanesine/mazeretine sığınamaz, bilmesi gerekirdi. model insan olarak kabul edilen insanın kanunları/kanunla yasaklı halleri bildiği varsayılır.
ancak, ahlaki, dini, etik, görgü ve de tarafım için en önemlisi hayvan hakları ihlali olmasına rağmen hukuken hoşgörülmüş bulunup, gerçekleşmesi durumunda herhangi bir yaptırım öngörülmeyen yasal işkence hallerinin - deney, kürk, kaz tüyü, kaz ve ördek ciğeri, mezbaha, kümes, çiftlik v.s. gibi hayvan hakları ihlali oluşturan vahşetlerin toplum tarafından bilinmiyor olmasından, hayvan hakları savunucuları olarak yeterince duyurmadığımız, toplumun bu hususlarda bilinçlenmesini sağlamamış olmamız sebebiyle, hele de günümüzde internet aracılığıyla her eve girmenin mümkün, sosyal medya aracılığıyla her bilgiyi hızlıca ve kolayca her bireye ulaştırmanın bu kadar kolay olduğu bir dönemde halen bu hayvan hakları ihlallerinden habersiz olanlardan sorumlu olduğumuzu düşünmekteyim.
hayvan hakları savunucusu olarak haklarını savunmakta olduğum tüm canlara yönelik hak ihlallerini özellikle endüstriyel hayvanlara yönelik gerçekleşen vahşet, zulüm ve işkence örneklerini topluma evleviyetle ulaştırmakla yükümlüyüm. bu nedenle hayvan hakları savunucusu hukukçu olarak şimdiye kadar hayvan hakları ihlallerine yönelik şikayet dilekçeleri hazırlamak, hayvan hakları ihlallerine yönelik çözüm yolları göstermekle birlikte, aşağıda belirttiğim çok sayıda yasal işkence nitelikli hayvan hakları ihlaline yönelik makaleler yayınlamakla birlikte, özellikle şubat ayının başı itibariyle endüstriyel hayvan zulümlerine özel önem vermekte ve konuya odaklanarak bu vahşet alanlarının hepsine yönelik bilinçlendirme çabası içine girerek bununla ilgili görsel (resim/video) destekli yazılar hazırlamaktayım.
hayvan hakları savunucusu, hayvansever ve genel olarak hayvan haklarına duyarlı herkese toplumun bu kadar bilinçsiz olduğu, bilinçsiz olduğu için de ihlallerin devam ettiği gerçeği gözönüne alınarak, ivedilikle endüstriyel hayvan zulümlerine özel önem vermelerini, topluma yoğun şekilde duyurarak bilinçlendirme sağlamalarını önermekteyim.

bu arada south park izleyen biri olarak süt danası vahşetiyle ilgili bölümü olduğunu bilmiyordum, öğrenmiş oldum, en kısa zamanda izleyeceğim.*

bu yasal işkence hallerinden deney, kürk, köpek dövüşü, süt danası gibi aşağıda belirttiğim vahşetlere daha önceden de değinmiştim. yalnız bu tür bilinçlendirme çalışmalarında görsel destekli yayınlar hazırlamanın toplum bilincini daha hızlı ve etkili olarak uyandırdığını farketmiş olarak, daha önce işlediğim bu konuları da tekrar görsel destekli olarak yayınlayacağım blog'umda.

(bkz: hayvan deneylerinde uygulanan testler/@earthlings),
(bkz: hayvan deneylerinin alternatifleri/@earthlings),
(bkz: köpek dövüşü/@earthlings),
(bkz: kürk giyen ünlüler/@earthlings),
(bkz: kürk/@earthlings),
(bkz: süt danası/@earthlings),
(bkz: kaz tüyü vahşeti/@earthlings),
(bkz: kaçak av/@earthlings),
(bkz: pet shop/@earthlings),
(bkz: şoklama yöntemi ile acısız kesim),

23 Şubat 2013 Cumartesi

tavşanların gariplikleri - yeni







başlarını okşadığınızda, sırtını, yine başlarını, her yerlerini sevip okşayıp, öptüğünüzde bundan çok fazla mutlu olup, mutluluktan dişlerini birbirine hafifçe sürerek "kıtır kıtır" diye bir ses çıkartmaları. başlarına dokunur dokunmaz hemen tamamen yere yapışacak kadar mayışmaları, başlarını yere yapıştırıp, sizi sevmeye devam etmeniz için teşvik etmeleri.
diş gıcırdatmada önemli husus ve ayrım şudur: mutlu olduklarında, bazen kendi kendilerine uyurken rüya gördüklerinde yada sevildiklerinde dişlerini bir birine sürerek çıkardıkları ses ile hasta olduklarında, bir yerleri acıdığında, ağrıdığında dişlerini bir birine sürmek suretiyle çıkardıkları ses çok farklı.
mutlu olduklarında yaptıkları - daha tok ve kıtır kıtır diye bir ses.
hasta olduklarında yaptıkları - daha tiz ve cüy cüy bir ses. sanki cama tırnağınızı sürüyormuş gibi bir gıcırtı. bu sesi çıkaran tavşancan hasta veya bir yeri acıyor/ağrıyor demektir, hemen kucakladığınız gibi bir veterinere götürmek gerekmektedir.
tavşanların gariplikleri, mucizeleri, melek olduklarına dair kanıtları bitmek tükenmek bilmez. tavşanlar tarafım için ziyaret edilecek, sıkı arkadaş olunup, mevcutlarla samimiyeti ilerletme sebebi olacak kadar belirleyici unsurdurlar arkadaşlarımla/çevremle ilişkimde. tavşanı olan yakınlar/arkadaşlar/tanıdıklar v.s. tarafım için sık ziyaret edilme, diğerlerine göre bir kaç level önde olma sebebidir.
bilindiği üzere bizim tamamı farklı ve zorunlu sebeplerden edindiğimiz kedicanlarımız var, yine çok sevdiğimiz. ancak, keyfi olarak, durup duruken "acaba hangi hayvancanı dost edinsem" diye düşünecek olsaydım, seçme olanağım bulunsaydı kesinlikle fıtratıma en yakın olan tavşancanları evlat edinirdim.
bu nedenle bu muhteşem varlıkların ilanlarına denk geldiğimde içim gidiyor, sahiplenemesem de (kedilerle tavşanlar birarada bulunmaz/bulunmamalı, bu tavşanlar için çok tehlikeli, bir kaç gün önce bir arkadaş, kedisinin bahçede aniden karşısına çıkan komşunun tavşanını nasıl saldırarak maalesef ölümüne sebep olduğunu anlattı tarafıma) sahiplenmeleri, ortada kalmamaları için özel çaba sarfetmekteyim.
sahiplenmede/sahiplendirmede öncelik tarafıma göre engelli kedi/köpek gibi canlarla birlikte diğerlerine oranla fazla önemsenmeyen küçük hayvanlar tavşan, cavia, kuş, iguana, hamster, balık gibi canlarda olmalıdır.
http://www.turseng.com/...sanlar-onemlioncelikli.html - bu tavşancanlar yuva aramaktadır ivedilikle. sorumluluk sahibi, tavşan bakımından anlayan, sorumlu insanların sahiplenmesini öneririm.

bu tür hayvanların sahiplenmelerine yönelik destek vermek amacıyla blog'da da ilan düzenleyerek yayınlamaktayım. sözlük içinden/dışından herkes tarafıma bu özellikleri bulunan canların sahiplenme ilanlarını yayınlamam üzere blog'daki sahiplendirme bölümünde belirtilen emaile form göndermek suretiyle ulaşabilir.

ek: sözlükte çok sayıda olduğunu tahmin ettiğim candostu olarak tavşanı seçen şahıslara tavşancanlarına ait çok sayıda resim ve video gibi görselleri paylaşmalarını önermekteyim entry, bition v.s. aracılığıyla. blog'umda yayınlamam üzere bana da gönderilebilir bu görseller.

"tavşanlar, dişlerini gıcırdatırken aynı zamanda, sürekli olarak uzayan dişlerini törpülemiş oluyorlar. çene yapısında kalıtsal bir sorun olduğu haller hariç, ağız ve diş sağlığını garanti etmenin yolu onu mutlu etmekten, böylelikle dişlerini gıcırdatmasını sağlamaktan geçiyor." - diyor akbatsi*




Kaz Tüyü Vahşeti - 8.

resimdeki canların ön kısımdaki tüyleri - gıdık tüyü diye adlandırılır - canlı canlı yolunmuştur, bir de sırt tüyü denen  vahşet ürünü var, bu da kazların sırt kısmının canlı canlı yolunmasından elde edilir, çoğunlukla ilgili makalemde de anlatıldığı ve görsellerden görüldüğü üzere tamamen yolunur bu canların tüyleri, gıdık ve sırt tüyünün ayrıştırılması daha sonra yapılır. bu kaz canların çektiği acının bir benzerini insanoğlu diğer endüstriyel hayvan olan SÜT DANALARINA yaşatır.
kaz tüyü vahşetinin bir benzeri için (bkz: süt danası vahşeti)
blog'da yaptığım ufak çaplı araştırma amaçlı ankete göre hakkında en az bilgi sahibi olunan hayvan hakları ihlallerinden birisi. diğeri hakkında detaylı olarak yazacağım kaz ve ördek ciğeri ve belediyelere tarafından, son dönemde belediyeleri il orman ve su işleri müdürlüğüne şikayet etme amaçlı hazırlamaktan yorulmama sebep olacak kadar yoğun şekilde gerçekleştirilen çeşitli yöntemlerle sokak hayvanlarını toplu şekilde öldürme demek olan - itlaf? itlafın bu kadar az biliniyor olmasını çok anlamlandıramadım. kelime olarak mı uzak geldi insanlara algılayamadım.
hakkında en fazla bilgi sahibi olunan hayvan hakları vahşeti ise kürkmüş ufak çaplı anketime göre.
son dönem itlafları hakkında bilgi edinmek ve sadece ad, soyad eleyerek belirtilen emaillere göndermek üzere hazırladığım dilekçelere ulaşmak için: (bkz: izmir çandarlı'daki itlafa dair şikayet dilekçesi)
(bkz: ankara kazan'da gerçekleşen köpek katliamı)
bu da konya barınağında aç susuz, ilaçsız bırakılan canlara dair şikayet dilekçesi: (bkz: konya hayvan barınağı/@earthlings)





SÜT DANASI VAHŞETİ - 1


canlar bu daracık yerde sırf etlerinin rengi pembe/beyaz olsun diye  doğumdan ölüme kadar bekletilmektedirler, bu  kutularda kıpırdamadan yaşama tutunmaya çalışmaktadırlar.
tadının daha güzel olması için ona acı çektiriyorsunuz

videoyu izleyin, sonuna kadar, bebeklerin güzel gözlerine bakın, zincirle bağlandıkları daracık kutulara da, devamında market ve lokanta/restoranlarda SÜT DANASI ETİ aramaktan vazgeçeceğinizden eminim

katı yem verilmeyerek, sadece sıvı ile besleme şeklinde yetiştirilen, etinin pembe ve beyaz olması için, hareket özgürlüğünün tamamen kısıtlanması dahil türlü eziyetlere maruz bırakılan bir diğer işkence mağdurunun doğduğu andan öldüğü ana kadar yaşadığı süreç.
market ve çeşitli et satış yerlerinden süt danası almadan önce bu hususların bilinmesi gerekmektedir. sırf kendisi doysa, gözü doymayan, doymakbilmez insanoğlu çeşitli eziyetlere maruz bırakılarak, şoklama yöntemi ile bayıltılmadan acı çekerek kesilen yüz binlerce hayvana rağmen, bunlarla da yetinmeyerek, beyaz ve pembe renkli et yemek istediği için, insanoğlunun lüks ve sınırsız zevkleri uğruna yenidoğan buzağı yavrular doğumdan itibaren bu eziyetlere maruz bırakılmakta, süt danası denen doğumdan ölüme yani, sadece ve sadece zevki uğruna yaşayan insanoğlunun sofrasına gelene kadar acı çekmekte, eziyet görmektedirler. hayvana eziyet sadece ufuk günaydın gibilerin ayakları ile bir canlının canını işkence ile alması demek değildir, sırf lüks yemek uğruna çiftlik hayvanlarının bu acılara maruz bırakılması da hayvana eziyettir.

bu entrynin amacının süt danası denen vahşet hakkında bilinç uyandırma olmasına rağmen, bu entryyi okuyanlar arasında "aaa, eti pembe veya beyazmış süt danalarının, ilginçmiş, ben bunu deneyeyim" diyerek belki bugün bile gidip süt danası alacak insanlar olacağını biliyorum. ama, bu hususları bilmediği için süt danası tüketenler arasında bu yazıyı okuyunca ve bu hususta bilgi sahibi olunca bundan vazgeçecek, süt danası tüketmiyorsa da bu hususta bilgi sahibi olunca süt danası denen vahşetle mücadeleye girişecek insanlar olacağını da biliyorum.
http://www.turseng.com/...i-iskencesi-sut-danasi.html - detaylı yazı ve görsellerin yer aldığı link.
süt danası - veal denen et türünün oluşturulmasında en önemli etken canların hareketsiz kalmalarını sağlayarak kaslarını zayıf kılmak ve böylece beyaz, pembe et elde etmektir.
bakışları çektikleri acıyı açıkça yansıtıyor

boyundaki doğumdan ölüme kadar sırf insanoğlunun lüks zevki için bulunan/bulunacak olan zincire dikkat
bu canların çektikleri acıya son vermek için SÜT DANASI ÜRÜNLER SATIN ALMAYIN
sıfır hareketi sağlamak için bu zavallı danalar çoğunlukla zincirle sabitleniyorlar. canlı canlı tabut gibi daracık yere hapsedilen bu can insanoğlunun sofrasına gelmek için özel olarak işkencelere tabi tutuluyor.
resim ve video gibi görsellerinden, bu süt danası denen özel işkence ürünün elde edilmesi için sabit tutmak, sadece sıvı ile beslemek gibi işkencelere tabi tutulan canların topluma empoze edilmeye çalışılan, reklam filmlerindeki uçan, kaçan, mutluluktan şarkılar söyleyen, yeşil çimenlerde gezinen danalardan çok farklı oldukları apaçık görülmektedir. marketlerde, çeşitli x-et lokantalarında özellikle süt danası denen işkence ürünü eti arayanlar, sofralarınıza bir paket içinde marketten et olarak gelen yada lokantada tükettiğiniz, 
vedat milor'un "ben onların canlı olduğunu düşünmüyorum yerken" diye bahsettiği danalar bu gerçek resim ve videolardaki canlar. canlılar, et değiller, yaşam hakları var, en az bizim kadar.

***
veal - süt danası denen işkence ürünü etin elde edilmesi için danaların doğumdan ölüme maruz kaldıkları eziyetlere dair video/resim gibi görsellere sadece bakmayın, görün.
doğdukları anda annelerinden ayrılan bu canlar, bir daha asla kapatıldıkları yerden çıkmıyor, kutu/tabut gibi küçücük yerlerde kapalı/zincirli olarak sabit/hareketsiz kılınıyor, hareket özgürlükleri tamamen ortadan kaldırılıyor. sadece sıvı ile besleniyorlar. sırf insanoğlu beyaz/pembe renkli et yesin diye.

blog'da yaptığım ankete göre hakkında en az bilgi sahibi olunan hayvan hakları ihlali, yasal işkence diye nitelediğim, yasalara uygun, ancak etik ve vicdana aykırı, hayvan haklarına uygun olmayan, hayvan hakları savunucuları olarak karşı çıkıp, satın alınmamasını, satılmamasını talep etmemiz, toplumu bu pek bilinmeyen endüstriyel işkencelerden olan süt danası konusunda bilinçlendirmemiz gerekmektedir.
özetle, her zaman dediğim gibi arz talep eğrisi bu endüstriyel işkencede de geçerli. talep olmazsa arz olmaz. sofralarınıza süt danası diye nitelenen işkence ile elde edilmiş, yukarıdaki resimlerde görüldüğü şekilde üretilmiş et ve et ürünlerini satın almazsanız, arz da edilmez. yani, talep olmazsa arz da olmaz. arzın olmaması ise bu canların bu şekilde işkencelere tabi tutulmayacağı anlamına gelir.
türkiye de maalesef tüm gelişmemiş, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde yasal olarak üretilmekte olan bu süt danası üretimine yer vermektedir. türkiye'de de bu süt danası denen yasal işkence ürünleri üretilip satılmaktadır.
süt danasina hayir! süt danasi işkencesine dur diyelim!
süt danasi vahşettir! süt danasi ürünlerini satin almayin!
benzer diğer vahşetler, kaz ve ördek ciğeri, kaz tüyü vahşeti, sirk, mezbaha, pet shop, hayvan dövüşü, kümes, çiftlik hayvanları, deney, kürk v.s.

22 Şubat 2013 Cuma

SÜT DANASI İŞKENCESİ - SÜT DANASI ÜRÜNLERİNİ SATIN ALMAYIN!






katı yem verilmeyerek, sadece sıvı ile besleme şeklinde yetiştirilen, etinin pembe ve beyaz ve de ekstra yumuşak olması için, hareket özgürlüğünün tamamen kısıtlanması dahil türlü eziyetlere maruz bırakılan bir diğer işkence mağduru. market ve çeşitli et satış yerlerinden süt danası almadan önce bu hususların bilinmesi gerekmektedir. sırf kendisi doysa, gözü doymayan, doymakbilmez insanoğlu çeşitli eziyetlere maruz bırakılarak, şoklama yöntemi ile bayıltılmadan acı çekerek kesilen yüz binlerce hayvana rağmen, bunlarla da yetinmeyerek, beyaz ve pembe renkli et yemek istediği için, insanoğlunun lüks ve sınırsız zevkleri uğruna yenidoğan buzağı yavrular doğumdan itibaren bu eziyetlere maruz bırakılmakta, süt danası denen doğumdan ölüme yani, sadece ve sadece zevki uğruna yaşayan insanoğlunun sofrasına gelene kadar acı çekmekte, eziyet görmektedirler. hayvana eziyet sadece ufuk günaydın gibilerin ayakları ile bir canlının canını işkence ile alması demek değildir, sırf lüks yemek uğruna çiftlik hayvanlarının bu acılara maruz bırakılması da hayvana eziyettir.
(bkz: şoklama yöntemi ile acısız kesim)
bu entrynin amacının süt danası denen vahşet hakkında bilinç uyandırma olmasına rağmen, bu entryyi okuyanlar arasında "aaa, eti pembe veya beyazmış süt danalarının, ilginçmiş, ben bunu deneyeyim" diyerek belki bugün bile gidip süt danası alacak insanlar olacağını biliyorum. ama, bu hususları bilmediği için süt danası tüketenler arasında bu yazıyı okuyunca ve bu hususta bilgi sahibi olunca bundan vazgeçecek, süt danası tüketmiyorsa da bu hususta bilgi sahibi olunca süt danası denen vahşetle mücadeleye girişecek insanlar olacağını da biliyorum.

veal - süt danası denen işkence ürünü etin elde edilmesi için danaların doğumdan ölüme maruz kaldıkları eziyetlere dair video. doğdukları anda annelerinden ayrılan bu canlar, bir daha asla kapatıldıkları yerden çıkmıyor, kutu/tabut gibi küçücük yerlerde kapalı/zincirli olarak sabit/hareketsiz kılınıyor, hareket özgürlükleri tamamen ortadan kaldırılıyor. sadece sıvı ile besleniyorlar. sırf insanoğlu beyaz/pembe renkli et yesin diye.
hareketsiz kalmalarının sağlanması adına daracık yerlere hapsedilen canlar

daracık, kımıldayamadan kaldığı yerde bakımsızlıktan tamamen böceklenmiş can
her zaman dendiği gibi, bir söz kalpten çıkıyorsa kalbe gider. kalpten çıkmayan, sadece dilden dökülen söz ise kalbe gitmez, gider duvara yapışır. inşallah, hayvan hakları hakkında yazdığım ve neredeyse sözlükte bir yılımı tamamlamak üzere olduğum şu günlerde sayıca fazla olmasından ötürü bir türlü yazıp bitiremediğim tüm hayvan hakları ihlalleri hakkında yazacağım tüm entryler gerçekten kalbimden çıkar da gider bir kaç duyarlı kalbe girer, bir kaç insan daha bilinçlenir hayvan hakları hususunda, bir kaç insanın daha hayvan hakları savunucusu olmasına vesile olmak, böylece ister çiftlik, ister evcil, ister sirk, isterse de sahipsiz hayvanlar olsun, bir kaç hayvanın kurtulmasına vesile olmak nasip olur tarafıma.

süt danası - veal denen et türünün oluşturulmasında en önemli etken canların hareketsiz kalmalarını sağlayarak kaslarını zayıf kılmak, böylece ekstra yumuşak ve beyaz, pembe et elde etmektir

sıfır hareketi sağlamak için bu zavallı danalar çoğunlukla zincirle sabitleniyorlar

canlı canlı tabut gibi daracık yere hapsedilen bu can insanoğlunun sofrasına gelmek için özel olarak işkencelere tabi tutuluyor

reklam filmlerindeki uçan, kaçan, mutluluktan şarkılar söyleyen, yeşil çimenlerde gezinen danalardan çok farklılar değil  mi? işte realite bu! sofralarınıza bir paket içinde marketten et olarak gelen, vedat milor'un "ben onların canlı olduğunu düşünmüyorum yerken" diye bahsettiği danalar bu canlar. canlılar, et değiller, yaşam hakları var, en az bizim kadar.

*****
blog'da yaptığım ankete göre hakkında en az bilgi sahibi olunan hayvan hakları ihlali, yasal işkence diye nitelediğim, yasalara uygun, ancak etik ve vicdana aykırı, hayvan haklarına uygun olmayan, hayvan hakları savunucuları olarak karşı çıkıp, satın alınmamasını, satılmamasını talep etmemiz, toplumu bu pek bilinmeyen endüstriyel işkencelerden olan SÜT DANASI konusunda bilinçlendirmemiz gerekmektedir.
özetle, her zaman dediğim gibi arz talep eğrisi bu endüstriyel işkencede de geçerli. talep olmazsa arz olmaz. sofralarınıza süt danası diye nitelenen işkence ile elde edilmiş, yukarıdaki resimlerde görüldüğü şekilde üretilmiş et ve et ürünlerini satın almazsanız, arz da edilmez. yani, talep olmazsa arz da olmaz. arzın olmaması ise bu canların bu şekilde işkencelere tabi tutulmayacağı anlamına gelir.
Türkiye de maalesef tüm gelişmemiş, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde yasal olarak üretilmekte olan bu süt danası üretimine yer vermektedir. Türkiye'de de bu süt danası denen yasal işkence ürünleri üretilip satılmaktadır.
SÜT DANASINA HAYIR! SÜT DANASI İŞKENCESİNE DUR DİYELİM!
SÜT DANASI VAHŞETTİR! SÜT DANASI ÜRÜNLERİNİ SATIN ALMAYIN!

*****
ÖNEMLİ DUYURU: bu yazı ekşisözlük ve bu blog'da (eski adıyla www.turseng.blogspot.com yeni adıyla www.turseng.com) EARTHLİNGS nick'iyle yazan hayvan hakları savunucusu hukukçuya ait olup, hiç bir şekilde - tamamen veya kısmen - alıntılanamaz, kopyalanamaz, başka bir mecrada yayınlanamaz. toplumu bilinçlendirme amacıyla ilgili yazıdan bahsedilerek, blog linki verilmek suretiyle blog'umuza yönlendirme yapılabilir. blog ve ekşisözlük'teki earthlings'e ait tüm materyallerin hakkı saklıdır ve yalnızca kendisine aittir. tümeserleri fikri haklar yasası çerçevesinde koruma altında olup, söz konusu kanun hükümlerine ve işbu uyarıya rağmen hukuka aykırı olarak bu ve diğer tüm eserlerinin kopyalanması, alıntılanması, başka bir mecrada yayınlanması halinde fikri hak ihlali nedeniyle hukuki yola başvurulacağını ve fikri hak ihlali gerçekleştirerek intihal yapan şahıslara hukuki çerçevede, yasalar gereği yaptırım uygulatılacağını önemine binaen bir kez daha belirtirim. 
işbu uyarı earthlings'in hem ekşisözlük, hem de bu blog'da yayınladığı tüm eserleri için (yazı/görsel) geçerlidir. 

21 Şubat 2013 Perşembe

Luigi Pirandello - Ses Hikayesi (daha önce yayınlanmadı)

Nobel Ödüllü İtalyan Yazar Luigi Pirandello (1867 - 1936)
Luigi Pirandello Nobel Ödüllü edebiyatçılar arasında en çok sevdiğim yazarlardan olup, Nobel ödüllü yazarların hikayelerini çok beğenmem hasebiyle, kendisinin çok sayıda roman ve piyesinin yanı sıra aynı muhteşemlikte yazdığı hikayelerini özellikle sevmekteyim. İtalyan asıllı Luigi Pirandello, 1867 - 1936 yılları arasında yaşadı, ölümünden iki yıl önce Nobel Ödülünü kazandı, dünya edebiyatına olağanüstü güzellik ve değerde eserleriyle hizmet etti. Bu değerli edebiyatçının çok sayıda dile çevrilen, ancak nedense Türkçeye kazandırılmayan hikayeleri "Novelle Per Un Anno" (Bir Yıl İçin Öyküler) adlı  15 kitapta, her kitapta 24 hikaye mevcut olmak üzere toplamıştır. 


Çok küçük yaşlardan itibaren, okul öncesinde kitap okumaya başlamış bir kitapsever olarak, Pirandello edebiyatından hikayelerin Türkçeye kazandırılmamış olması nedeniyle, Türk edebiyatseverlerin bu eserlerden mahrum kalmaması, edebiyat adına kazanım olacağı nedeniyle Türkiyeli kitap çevirmenlerine, ilgili yazarın hikayelerini de Türkçeye çevirerek (ya gönüllü yada profesyonel olarak) edebiyata hizmet etmelerini önermekteyim. 
Nobel ödüllü yazarların Türkçeye kazandırılmamış söz konusu hikayelerinden bazılarını, her ne kadar mesleğimle bir bağlantısı bulunmasa da, edebiyatseverlerin bu eserleri okuyarak, bilinç dünyalarını genişletmeleri amacıyla Türkçeye Azericeden gönüllü olarak çevirerek bu blog'da, ilgili sayfada yayınlayacağım. Söz konusu eserler tarafımdan Türkçeye tamamen edebiyata hizmet etmek amacıyla, gönüllü surette kazandırılmış olup, çeviriden kaynaklanan tüm fikri hakları tarafıma aittir, fikri haklar yasası çerçevesinde koruma altındadır, hiç bir şekilde kopyalanamaz, alıntılanamaz, link verilse dahi, çeviri metni kısmen/tamamen başka bir mecrada yayınlanamaz. İlgili eserleri okumaları için blog'a link vererek, yönlendirme yapabilirsiniz. 
http://www.turseng.com/2013/06/luigi-pirandello-ses-hikayesi-ilk-kez.html - hikayenin devamı bu linkte okunabilir. henüz tamamlanmadı, 2 sayfa daha mevcut çevirisini yapacağım.


                                                                                ***
                                                                              SES 

Markiza Borgi, ölümünden bir kaç gün önce, her şeyden çok, vicdanı rahat etsin diye, tahminen bir yıl önce kör olan oğlu Silvio'yu doktor Junio Falchi'ye de göstermek istedi. İtalya ve yurt dışından en ünlü göz hekimleri Silvio'yu muayene etmiş, hepsi de onun iyileşmesi mümkün olmayan glokom hastalığına yakalandığını söylemişlerdi. 
Doktor Junio Falchi yakın bir zamanda sınavı kazanarak göz kliniğinin müdürü olarak atanmıştı. Ancak her zaman yorgun, dikkati dağınık biri olarak göründüğü için mi, yoksa tuhaf görünümünden, zamanından önce açılmış olan kocaman kafasını arkaya atarak yavaşça, el kolunu oynata oynata yürüdüğünden dolayı mı bilinmez ama, kimsenin ne saygısını, ne de sevgisini kazanmıştı. Kendisi bunu anlıyor, ama hiç rahatsız olmuyordu. Doktor öğrencilerine ve hastalarına onları yorup bıktıran, zor ve bezdirici sorular yöneltip duruyordu. 
Markiza Borgi'nin daveti üzerine evi ziyaret eden doktor, annenin diğer doktorların görüşleri ve tedavi yöntemleri hakkındaki sohbetini hemen hemen hiç dinlemeden, dikkatlice çocuğun gözlerine baktı. Bu glokom muydu? Hayır, hayır, o, bu gözlerde söz konusu hastalığın temel belirtilerini görmedi. Herşeyden önce, bunun katarakt denilen hastalığın çok nadir ve ilginç bir çeşidi olduğu kanısına vardı. Ama, markiza Borgi'de en ufak bir ümit bile uyandırmamak adına fikrini açıkça söylemek istemedi. Doktor bu ilginç durumun kendisinde uyandırdığı büyük merakı saklayarak, hastayı bir kaç ay sonra tekrar muayene edeceğini söyleyerek gitti. 
Doktor gerçekten de geldi. Ancak markiza Borgi'nin Prati di Kastello'daki yeni yapılı, her daim boş olan sokakta bulunan villasının açık kapısında büyük bir izdiham fark etti: markiza Borgi gece aniden vefat etmişti. 
Şimdi o ne yapacaktı? Geri mi dönseydi acaba? Falchi, eğer geçen sefer gencin hastalığının glokom olduğuna inanmadığını söyleseydi, belki de bu zavallı anne çocuğunu iyileşemez bir kör olarak bırakıp gitmez, dünyadan ümitsiz bir durumda göçüp gitmezdi diye düşündü. Öyleyse, madem ki, kendisi anneyi teskin edemedi, en azından bu ümitle hiç olmazsa onun oğlunu, yeni, beklenmeyen bir derde düşmüş bulunan genci avutmak için çabalayamaz mıydı? 
Doktor villaya girdi. Burada devam eden kargaşa içinde bir hayli bekledikten sonra, siyah elbise giymiş, çok ciddi, hatta sert görünümlü sarışın bir kız kendisi tanıttı. Bu, merhum markizanın yakın yardımcılarından birisiydi. Doktor Falchi gelme sebebini açıkladı, yoksa bu ziyaret anlamsız görünürdü. Bu sırada kız inanmadığını belli eden yapay bir merakla sordu: 
- Gençler de katarakta yakalanır mı?
Fachi doğrudan onun gözlerinin içine baktı, sonra alaylı bir tebessümle, sanki dudakları ile değil de, bakışları ile söylercesine:
- Neden olmasın sinyorina? Ruhen her zaman, eğer seviyorlarsa. Maalesef, aynı zamanda fiziksel açıdan da. 
Sinyorina iyice sertleşti, sohbeti keserek, markiz böyle ağır bir durumdayken onunla konuşmanın mümkün olmadığını, ama biraz sakinleştikten sonra kendisine bu ziyaretten bahsedeceğini ve hiç kuşku yok ki, markizin onu tekrar çağıracağını belirtti. 
Üç ay da geçti. Doktor Junio Falchi çağrılmadı. 
        
                                                           ***

Tabi ki, doktorun ilk ziyareti merhum markizada olumsuz intibalar uyandırmıştı. Genç markizin yardımcısı ve gözetmeni olan sinyorina Lidia Venturi bunu iyi biliyordu. Ancak gereğinden fazla ikrah hissi uyandıran bu doktordan nefret ettiği için, Falchi'nin ta en baştan markizaya oğlunu iyileştirebileceğine dair ümit verseydi, markizanın onun hakkında kötü düşüncede olmayacağını dikkate almamıştı.
Kendisi ise doktorun ikinci ziyaretini, markizanın öldüğü gün gelerek hastalığa dair düşüncesini bildirme amacını, şanssız ve mutsuz bir insana umut vermek istemesini dolandırıcılıktan daha beter olarak kabul ediyordu. Ayrıca, genç markiz görüldüğü üzere, kendi mutsuz kaderine razı gelmişti. Annesinin ani ölümünden sonra o, kendi körlüğünün karanlığı dışında, iç bir karanlık da hissetti, bu koyu karanlık karşısında ise herkes kördür. Gören insanlar en azından çevrelerine göz atarak dikkatlerini bu iç karanlıktan çekebilirler, ama o yapamaz. Çünkü, o hayatta kör olduğu gibi, ölümde de kördü. Annesi şu anda onu soğuk karanlık içinde korkunç bir boşlukta tek başına bırakarak sessizce yok olmuştu.
Aniden o, zarf, titrek ışığa benzer, son derece tatlı bir ses duydu (bu sesi tanımıyordu). Genç markiz korkunç boşlukta dolaşan varlığı ile bu sese sarıldı.
Sinyorina Lidia onun için sesten başka bir şey değildi, ama son aylarda markizaya herkesten daha yakın olmuştu. Markiza da oğluna Lidia hakkında (Silvio bunu iyi hatırlıyordu) söz ederken, hayırsever, düşünceli, kültürlü ve eğitimli olduğundan söz eder, güzel tavırlı biri olduğunu belirtirdi. Şimdi Lidia ona yardım ederken, onunla ilgilenirken Lidia'yı aynen annesinin bahsettiği şekilde tasavvur ediyordu.
Lidia ilk günden markizanın annelere özgü bir bencillikle, kendi mutsuz oğluna teselli olsun diye onu işe aldığından şüphelenmişti. Lidia çok kırılsa da, gururlu davranmaya karar vermişti. Ama markiz annesinin ölümünden sonra, göz yaşları içinde onun elinden tutarak, güzel, solgun bir yüzle: "beni bırakma, bırakma" diye yalvardığında, Lidia onun zarafeti ve zavallılığı karşısında mağlup olarak tereddüt etmeden yaşamını ona adamaya karar verdi.
Günler geçti, markiz körlere özgü cesaretsiz, ancak inatçı ve sıkıcı bir ilgiyle Lidia'yı bıktırmaya başladı. Markiz onu kendi karanlığından "görmeğe", onun sesini kalbinde bir suret gibi canlandırmaya çalışıyordu.
İlk başlarda boş ve anlamsız sorular yöneltiyordu. Lidia okurken ve konuşurken onu nasıl hayal ettiğini söylüyordu:
- Sarışınsın, değil mi?
- Evet.

Sarışındı, ancak sert ve seyrek saçları teninin koyu rengiyle ilginç bir uyumsuzluk oluşturuyordu. Bunu ona nasıl söylesin? Bir de ne gerek vardı?

- Gözlerin de mavi, doğru mu?
- Evet.

Mavi, ancak koyu ve kederliydi, hem de çukurlaşmıştı. Bunu ona nasıl söylesin? Bir de ne gerek vardı?
O, güzel değildi, ancak vücudu güzeldi. Elleri ve sesi ise gerçekten güzeldi. Özellikle, uyumsuz görüntüsüne, mağrur ve kederli yüzünce yakışmayan sesi çok ahenkli, tatlıydı.
Lidia, markizin kendisini, sihirli sesine aşık olduğu için, inatçı sorularına aldığı cesaretsiz yanıtlara göre hayal ettiğini anlıyordu.


devam edecek... 

iş, sosyal sorumluluk, sosyal/özel hayat yoğunluğu içinde zaman buldukça hikayenin devamını çevirerek ekleyeceğim. bu yeni ve farklı çeviri hobime daha sık zaman ayırmaya çalışacağım. bu hikayeyi tamamen çevirip bitirdikten sonra diğer nobel ödüllü yazarların türkçeye çevrilmemiş bulunan ve tarafımdan sevilen bir kaç eserini de çevirerek blog'da yayınlayacağım inşallah. 


earthlings'e ait tüm eserler ve çeviri metinleri fikri haklar yasası çerçevesinde koruma altında olup, söz konusu kanun hükümlerine ve işbu uyarıya rağmen hukuka aykırı olarak bu ve diğer tüm eserlerinin kopyalanması, alıntılanması, başka bir mecrada yayınlanması halinde fikri hak ihlali nedeniyle hukuki yola başvurulacağını ve fikri hak ihlali gerçekleştirerek intihal yapan şahıslara hukuki çerçevede, yasalar gereği yaptırım uygulatılacağını önemine binaen bir kez daha belirtirim. 
işbu uyarı earthlings'in hem ekşisözlük, hem de bu blog'da yayınladığı tüm eserleri için (yazı/görsel) geçerlidir. 


yuva arayan engelli hayvanlar - köpek - önemli/öncelikli

bu can aslana benzemiyor mu bu resimde?

şurada başını çevirip gül yüzünü gösterince köpek olduğu anlaşılıyor
arka bacakları tutmadığı için candostu sandığı şahıs tarafından manisa'daki barınağa teslim edilen, barınaktan istanbul'a tedavi edilmek üzere gönderilen, tedavi ve ilgi sonucunda sağlığına kısmen kavuşan, tekrar yürümeye başlayan, iyileşince tekrar manisa barınağına geri gönderilen, tam da yürümeye başlamışken tekrar aynı ortama dönmesi sağlığı aleyhine bulunduğu için, ivedilikle ilgi, sevgi ve şefkat görebileceği, yürüyüp koşabileceği bir bahçeli eve kavuşturulması gereken bir köpekcan.
http://www.turseng.com/...kopek-felcten-kurtuldu.html - linkte felçten ucu ucuna kurtulan, bu çok tatlı, sevimli ve ilgiye muhtaç canın sahiplendiren tarafından gönderilen hikayesi, resim ve videosu bulunmaktadır. bu cana yuvasını açabilecek olan, sahiplenmede engelli canlara öncelik verilmesi ilkesini içtenlikle benimsemiş bulunan, gerçek insanlara bu canı sahiplenmelerini önermekteyim.
özetle, şu anda pet shop'lardan, çiftliklerden yüklü tutarla ödemek suretiyle satın alınan bir can halihazırda bu barınakta, yuvaya son derece muhtaç bir halde candostunu beklemektedir. bu canı sahiplenerek hem sevap işlemek, hem canın yaşamının kurtulmasına vesile olmak, hem de bu cana güzel ve şefkatli bir yuva vermek varken, bunu yapmayıp, gidip aynı canı adeta malmış gibi, bir sandalye alır gibi ödeme yaparak satın almak mantıkdışıdır, amaca uygun değildir.
çevrenizde köpekcan sahiplenmek isteyenlere de bu candan bahsederek yuvalandırma şansını artırabilirsiniz.
özellikle 3. resim çok hoşuma gitti, adeta aslana benziyor. yanlışlıkla aslan resmimi gönderilmiş, diğer reismlerin arasına karışmış diye de düşündüm bir an görünce.
manisa dışından bu canı sahiplenmek isteyenler olursa, gönüllü surette taşıma duyurusu yapılarak bu canı ücretsiz teslim edecek birileri bulunur.