20 Haziran 2012 Çarşamba

TAVŞAN - 2

pet shop'larda satılan en uygun fiyatlı can olması hasebiyle çoğunlukla çoluk çocuğa oyuncak, sevgiliye hediye, kedi ve köpeğe geçiş için bir nevi antreman, "hayvan bakabilir miyim acaba" amaçlı denek tahtası olarak alınıp, bir süre sonra her hayvan gibi bu canların da bakıma, yeme, suya, veterinere ihtiyacı olduğu görüldüğünde, "bu kaka, çiş yapıyor", "tüy döküyor" gibi anlamsız, saçma gerekçelerle bir "çiftliğe", bir "kümese", "köy"e gönderilerek terk edilen can.
tabi ki, bu belirttiklerim bu canları gerçekten sevmemiş olanların davranışlarıdır. bir canı sevdiğinde ne kabloları kemirmesi gözüne batar, ne tüy dökmesi, ne de doğal olarak kaka, çiş yapması.
bir canı seviyorsan terk etmezsin, ne olursa olsun, hayatın pahasına bile olsa. bir can ancak sevilmemişse terk edilir.
terk edenler hakkındaki düşüncelerim şu entryde (bkz: kedi ile köpek arasındaki farklar/@earthlings),
terk etme eyleminin sonuçları için (bkz: terk edilen hayvanların intihar etmesi)

her zamanki gibi bu olaylarda da kötüler varsa iyiler de var.
örneğin, kedi yamuk'u öldüren ufuk günaydın'a karşı kediciği koruyup kollayan ahmet hüsnü arda baran var.
ayşa köpeciğe tecavüz eden mevcut zoofil, potansiyel pedofil ş.ş.nin karşısında tülin palay elmasoğlu var.

aynısı can dostların terk edilmesinde de geçerli.
geçersiz, anlamsız bahanelerle canlarını terk edenlere karşılık her türlü zorluğuna katlanan, canları kurtaran, sahiplenen, ömür boyu bakan, canından bir can bilen gerçek insanlar da var.
örneğin, köpeğini sokaklara terk ederek, ilgilenmeyip ihmalle ölümüne sebebiyet veren tan sağtürk varsa, tavşanı hımm'ı sokaktan kurtararak sahiplenen, ta dubai'dan türkiye'ye her türlü zorluğa katlanarak getiren, getiremeyecekler diye çok korkup neredeyse depresyona giren, kargosunun üzerine "çok dikkatli taşıyın lütfen, tavşanımız çok özeldir, çok korkmuştur şimdi" gibi ancak gerçek insanların içinden gelebilecek duyarlılıkla notlar bırakan gerçek insanlardan biri olan ayşe arman da var.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10160771.asp - ayşe arman'ın tavşanı hımm'ı sokaktan kurtarmasına ve sahiplenmesine yönelik anlamlı, hayvan hakları adına son derece etkileyici yazı.
bu da tan sağtürk'ün önce sahiplenip, sonra sokağa terk ettiği canın acı dolu yaşamı ve korkunç akibetine yönelik muhteşem bir perihan mağden yazısı: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=230512
bir az bakınınca ayşe arman'ın neredeyse her on yazısından bir ikisinde bu çok sevdiği candan sevgiyle söz etmesi, bu cana karşı yaklaşımı, özetle, hayvan haklarına karşı duyarlılığının tarafımı çok şaşırttığını ve etkilediğini belirtmek isterim.
bir çok hayvan hakları savunucusu gibi benim için de çok basit bir ayrım var, hayvan dostları ve düşmanları, insanları bu şekilde değerlendiriyorum. hayvan dostlarına hayvanları seven, onların rifahı ve hakları için uğraşan veya sevmese bile eziyet etmeyen insanlar (ki, onlara gerçek insan dyorum) dahildir, 2. gruba ise hayvanlara söylem ve eylemleri ile eziyet eden, zarar veren sadece insanlar dahildir.
kısaca, tavşanlar eğer seviliyorsa mutluluktur, yaşama sebebidir, hayatın anlamıdır. pişmanlık asla değildir...
her makul insan gibi tavşan sahipleneceklere önceden, mutlaka ama mutlaka önceden, tavşan bakımı hakkında bilgi edinmesini, ona göre sahiplenmeye karar vermesini yada vermemesini önermekteyim. asla sonradan pişman olup geri vermeyin, terk etmeyin bu hassas canları. bu canları terk etmenin her açıdan anlamı ölüme terk etmektir çünkü.