30 Haziran 2012 Cumartesi

kedi

hem evde, hem de sokakta yaşayanlarının evleviyetle kısırlaştırılması ve sokakta yaşayanlarının kulaklarına kısırlaştırılmış olduklarına dair "v" şeklinde bir çertik bırakılması gereken can. hayvanları koruma kanununun uygulama yönetmeliği gereği sahipsiz sokak köpeklerinin kısırlaştırılma ameliyatı sırasında, daha uyanmadan, kısırlaştırılmış olduğu anlaşılsın diye kulağına küpe takılır (her bölge farklı şekil ve renkte küpe kullanır, küpe üzerinde köpeklerin numaraları bulunur, sahipsiz sokak köpeklerini bakıp gözetenlerin bu küpe numaralarını bir yere kaydedip saklamaları, kayıp, çalınma, ayşa köpek olayında olduğu gibi kaçırılıp tecavüz edilme gibi (bkz: tecavüz mağduru ayşa köpeğin ilk duruşması), (bkz: şerafettin şenol), (bkz: her zoofilin potansiyel pedofil olması) olumsuz olayların gerçekleşmesi durumunda küpe numarasından sözü edilen köpekcan tespit edilebilir.
yine aynı yönetmelik gereği sahipsiz sokak kedilerinin kısırlaştırılması durumunda da köpekler için uygun olan küpe uygulaması kediler için uygun olmayacağından, veteriner hekim kısırlaştırığı kedicanın kulağına "v" şeklinde bir kesik açar. kulağının tam uç kısmında "v" şeklinde bir kesik bulunan canlar kısırlaştırılmış kedicanlardır, bu canları bu işaretten tanıyabilirsiniz ve eğer sokak kedilerinin kısırlaştırılması yönünde çalışmalarda bulunuyorsanız, bu canları boşuna ameliyat masasına yatırmamak için dikkat etmelisiniz.
sokak kedilerinin yalnızca dişi olanlarını kısırlaştırmaya özen göstermek gerek. çünkü, evde bakılan erkek kedilerde bile uygun bakım (ömür boyu yoğun sıvı içerikli beslenme) sağlanmazsa, allah (c.c.) muhafaza böbrek sorunları ortaya çıkabilir. sokaklarda bakmakta olduğumuz erkek kedicanlar kısırlaştırılmaları halinde sokaklarda yeteri kadar yaş yiyecek ve su bulamayabileceğinden sağlık sorunları ortaya çıkabilir. yerel hayvan koruma görevlileri ve diğer gönüllülerin yalnızca dişi sokak kedilerini kısırlaştırmaya özen göstermesi ve de mutlaka v şeklinde işaret bıraktırması gerekmektedir. bu hususu çok önemli.
sokak hayvanlarının her türlü şiddetten, vahşetten, özetle insan kaynaklı her türlü kötülükten ancak kısırlaştırma ile kurtarılabileceğini düşünen bir hayvan hakları savunucusu olarak ücretsiz kısırlaştırma yapan belediye veteriner işleri müdürlüklerine veya yine sokak hayvanları için uygun fiyata kısırlaştırma yapan özel veteriner kliniklerine bölgenizde bulunan sokak hayvanlarını götürerek kısırlaştırma işlemlerini yaptırmayı ve yine alındığı bölgeye bırakmayı önemine binaen tekrar önermekteyim.
bu husustaki detay için: (bkz: kedilerin garpilikleri)

kedi

engelli olanlarının evde hiç bir külfet yüklemeden, diğerlerinden herhangi bir farkı olmadan yaşamını sürdürmesine rağmen, sokaklarda maalesef yaşam şansı bulamadıkları can.

bu linkte resmi bulunan can istanbul/fatih'te 1,5 aylık görme engelli yavru kedican bir an önce kendisini sahiplenerek, sokaklarda karşılaşacağı mutlak ölümden kurtulmasına vesile olacak iyi kalpli gerçek insanı bekliyor.
belediyelerin h.k.k. ile kendilerine verilen sokak hayvanlarını kısırlaştırma yükümlülüğünü h.k.k.'a aykırı davranarak yerine getirmemesinden ötürü çok sayıda yavru ve anne sokaklarda vehim şekillde hayatlarını kaybetmektedir.
sokaklarda yaşayan tüm canlar mutlu olacakları sevgi dolu bir yuvayı hakediyor. ancak, soğuktan korunmak için girdiği araçta aracın çalıştırılması ile bacağı parçalanan ve uzun süreli hatalı veteriner tedavisi sonucunda bacağını kaybedince üç bacaklı şebelek olarak bizde yaşamaya devam eden, bu korkunç olay sonrasında üçbacaklı olarak sokakta yaşaması mümkün olmayacağı için doğal olarak, ivedilikle sahiplendiğimiz fiziksel engelli canımıza bakarak, engelli hayvan sahiplenmenin çok daha önemli ve gerekli olduğunu belirtirim.
çünkü, diğerleri sokakta bir şekilde yaşama tutunurken engelli canlar için sokaklar mutlak ölüm demektir.
bu nedenle sokak, sanayi ve barınaklardan can sahiplenirken engelli olanlarına öncelik tanıyalım.
özetle, bu görme engelli can sahiplenilmezse sokağa bırakılacakmış, bu canı kendisini bekleyen mutlak ölümden kurtarmaya vesile olacak iyi bir insan çıkacağından eminim.

üç bacaklı şebelekle ilgili.

ayrıca, (bkz: kediler soğuk havalarda motora sığınır)

kedi


özellikle bu dönemlerde artan süt anne ve yuva arama ilan ve duyurularının kaynağı olan can.
bu dönemlerde hayvan hakları ile ilgili herkesin dikkatini çektiği üzere süt anne ve yavru kediciklere yuva arama duyuruları artar. halbuki hayvan haklarına duyarlı çok sayıda insanın şahsen bizim ailecek yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz gibi sahipsiz sokak kedilerinin kısırlaştırılmasını sağlaması halinde, her sene bu dönemlerde binlerce can ya doğar doğmaz yada çok kısa sürede yaşamını kaybetmez. böylece insanın içini acıtan süt anne arama duyurularına da gerek kalmaz. bilindiği üzere çok sayıda sokak kedisi ya doğum yaparken yada yavrucaklarına süt verebilmek için canşırah bir şekilde yiyecek ararken çarpan arabalar sonucunda ölmektedir. böylece annesiz kalan ve acil süt anne bulunmazsa ölecek olan bu yavrucaklara çok sayıda can dostu önce süt anne, sonra sokaklarda acı sonlara maruz kalmasınlar diye kalacak yer bulma telaşına düşer.
http://hayvansevergazetesi.com/...ay.asp?haberid=4891 buradaki süt anne ve yuva ilanı da bunlardan birisidir. burada yayınlayarak bu şebelek canların yaşamlarını kaybetmemesi için süt anne ve yuva bulma hususunda vesile olalım.
özellikle, 2. resimde delikten bakan şebelek yavru beni güldürdü. çok şirin maşallah.

özetle, hayvan hakları savunucuları olarak enerji ve himmetimizi kısırlaştırma işlemine ayırmamız, dişi sokak kedilerini ücretsiz yada fedakarlık yaparak kendi olanaklarımızla kısırlaştırarak bu mutlak ölümlerden çok sayıda canı kurtarmamız gerekmektedir.

kedi

genellikle bir heves pet shop'lardan mal gibi satın alınıp, sıkılınca, bebek beklenince, "alerji" ve "astım" sorunları çıkınca aynı hızla sokağa terk edilen, çoğu zaman sorumsuz sahipleri tarafından hastalanınca veteriner kliniklerine ve fakültelerine götürülmeyen, bazen de aşağıdaki linkten de görüleceği üzere, götürülünce de terk edilebilen, en temel haklardan olan yaşam hakkı için halen insan denen çoğu zaman oldukça zalim olabilen mahlukata muhtaç canlı. 

buna göre, bu güzel kedicik erzurum'da veterinerlik fakültesine tedavi için getirilmiş, bir daha da aranılıp sorulmamış, fakülteye terk edilmiş. erzurum ve civarında ikamet eden iyi kalpli insanların, bu güzelim acı çekmiş canı güzel bir yuvaya kavuşturacaklarından eminim.
veterinerlik fakültelerine ve kliniklerine hem sokak, hem de ev hayvanlarını tedavi için getirip, göz açıp kapayıncaya kadar kaçıp giden çok sayıda insan var maalesef. nitekim, ankara üniversitesi veterinerlik fakültesinin bulunduğu geniş bahçede de çok sayıda bu şekilde terk edilen kedi ve köpek can görmek mümkün. tedavilerinin vicdan sahibi veteriner hekimler tarafından sürdürüldüğü bu canlar gündüz bahçede dolaşıyor, banklara ve camlara tırmanıp gelip geçene acı ve üzüntü dolu seslerle ulaşmaya çalışarak, bir şekilde seslerini duyurarak ilgi istiyorlar. bu fakülteye yolu düşen, evdeki can dostuna dost arayan yada ilk kez bir can sahiplenecek olanlara, tedavisi biteceği için muhtemelen sokağa salınacak olan çok sayıda kedi ve köpek can arasından can dostu bulmasını, bu zaten çok fazla acı çekmiş canlara sakin bir liman olmayı önermekteyim.
pet shop'lardan can alış verişi yaparak, kanlı para çarkının dönmesine katkıda bulunmaya hayır!!!

kedi


sahipsiz olanlarına yönelik hukuka aykırılıklarda söz konusu ihlallerin olduğu yerdeki (bkz: il çevre ve orman müdürlüğü)ne başvuruda bulunularak hukuka aykırı fiili yapanlara, reşit değillerse ailelerine gerekli yaptırımın sağlanabileceği canlı.

önemli: 1. sahipli hayvana örneğin, sahipli kediye, bizzat kedi sahibi tarafından eziyet edilmesi halinde izlenecek hukuki yol: - h.k.k. madde 24 uyarınca hayvana sahibi tarafından eziyet edilmesi halinde söz konusu hayvana müdürlük yetkilileri tarafından el konmakta, hayvan koruma altına alınmakta, eziyet eden sahibine idari para cezası uygulanmakta ve bu yaratıkların hayvan sahibi olmaları yasaklanmaktadır. nitekim, kedi yamuk olayında kedi katli sanığı ufuk günaydın'ın hayvanlara karşı şiddet uygulaması, işkence ve şiddete eğilimli olması, tekrar bu davranışta bulunmasının kuvvetle muhtemel olması hasebiyle sahibi olduğu köpeğe ilgili müdürlükçe el konulmuştu.

2. sahipsiz hayvana, örneğin, sahipsiz kedilere eziyet edilmesi halinde izlenecek hukuki yol: h.k.k. madde 14 hükümlerine aykırılık tespit etmeniz durumunda, örneğin girdiğiniz petshop'ta hayvanların kötü koşullarda olduğunu farkettiyseniz, sahibi olduğu hayvana eziyet ve kötü muamele eden birini gördüyseniz, sahipsiz sokak hayvanlarının şiddet, kötü muamele, eziyet, tecavüz, yaralama, öldürülme, trafik kazası sonucunda olduğu yere terkedilip kaçılması v.b. gibi suçlara şahit olduysanız söz konusu olayların meydana geldiği yerin açık adresi ve kısaca olayın içeriğinin belirtildiği bir dilekçe ile bulunduğunuz ilin çevre ve orman müdürlüğüne e-posta, posta, faks veya elden teslim etmek suretiyle başvurduğunuzda söz konusu bu kurum olaya müdahale edecek ve ilgili yaptırımı uygulayacak, ilgili durumlarda eziyet gören, kötü koşullarda bulunan v.s. hayvanlara el koyacaktır.
il çevre ve orman müdürlüklerinin tamamının iletişim bilgileri google'da bulunabilir.

kedi


ister pet shop'lardan satın alınsın, ister sokaklardan sahiplenilsin, içinde gerçek sevgi olmayan insanlar tarafından eninde sonunda ya taşınırken boş eve bırakılarak, yada en iyi ihtimalle bahçeye atılarak terk edilen mazlum canlardan bir can.
ilki için bir örnek (bkz: manisa'da boş eve terk edilen köpeklerin ölmesi),
ikincisi için örneği şimdi anlatıyorum:
bahçemiz kendi bölgemizde bakıp gözettiğimiz canlar için geçici barınma ve beslenme yeri gibidir. çok sayıda kedi can kendileri için mama bırakılan kısma gelir, rızıklarını bulur, hava güzelse, güneşliyse biraz oynayıp, güneşlenip, oyalanıp giderler. özellikle bu zor geçen kış günlerinde tamamen karla örtülü bahçe yüzeyinde bazılarının üzeri hafifçe örtülmüş, bazılarının ise yeni olduğu üzerlerinde kar olmamasından anlaşılan, mamaya doğru uzayan çok sayıda pati izi bizi mutlu eder.
hem hayvan hakları savunucusu, hem de yerel hayvan koruma görevlisi olmamız hasebiyle ailecek çevredeki tüm dişi kedileri kısırlaştırdığımızdan, kısırlaştırmadan önce sahipleri tarafından eş aramak için sokağa salınan çok sayıda erkek ev kedisi de civarımızı ve bahçemizi ziyaret ederken, artık evlenmek üzere bizim bölgede dişi kedi bulamadıklarından çok uzun süredir ev kedisi görünmez bahçemizde, yalnızca sokak kedileri arada da diğer şebelekler ziyaret eder bizleri.
bir süre önce ise, her halinden ev kedisi olduğu belli olan çok uzun tüylü, tatlı bir erkek ev kedisi gördük bahçede. türcülük ve cinsçilik karşıtı olduğumdan hangi cins olduğunu söylemeyeceğim ama cins bir kedi.
bu uzun tüylü şebeleğin yine sahipleri tarafından sokağa gezsin diye bırakıldığını düşündük, bu şebelek de geldi bahçedeki mamadan rızıklandı. oturdu bahçede, kendisini sevdirdi. zaten insana yaklaşması, sevdirmesi sebebiyle kendisinin ev kedisi olduğu apaçık ortadaydı. ertesi gün de akşam vakitlerinde bahçede olduğunu gördük bu canın. derken, ertesi gün de. her gün bu şebeleği bahçemizde görüyorduk. mama yiyor, kendisini sevdiriyor, kar yağdığında evin önündeki kapalı bölgeye diğer canlarla birlikte sığınıp karı seyrediyor, kardan korunuyordu.
bir süre sonra kedinin terk edilmiş bir can olduğundan şüphelenmeye başladık.
bir gün kardeşim bizim sokağın açıldığı caddenin karşı tarafındaki bir evin önünden miyavlamalar geldiğini farketmiş yürürken. alışkın olduğumuz üzere bir canın bir yerde mahsur kaldığını düşünerek ses gelen tarafa doğru ilerlemiş. aniden bir evin önünde bizim bu uzun tüylü şebeleği görmüş. bu can bir evin kapısında acı acı, uzun uzun miyavlayarak duruyormuş. sonra kapının önüne çökmüş kalmış beklemeye başlamış bu şebelek. kardeşim "demek evi burasıymış, sahibi arada sırada bırakıyormuş" diye düşünürken geriye bir adım atıp eve doğru başını kaldırıp bakınca camların boş olduğunu ve bu boş camlardan birinde bir kağıt bulunduğunu görmüş. dikkatlice bakınca bu kağıtta bu kelimenin yazılı olduğunu farketmiş: kiralık.
kardeşim bir anda gerçeği anlayınca çok sinirlenmiş, bitişik evdeki komşulara da sorunca doğru anladığını görmüş. zira komşular da, kediciğin önceden bu evde yaşadığını, evden taşınanlar tarafından bahçeye bırakıldığını belirtmiş.
aylarca, yıllarca birlikte yaşadığı canı, hele de bu dondurucu havalarda bir bilinmeze terk edip gitmek fiilini algılamam mümkün değil. yalnız, bunu yapanların içlerinde hem insana, hem hayvana yönelik gerçek sevgi barındırmadığını biliyorum.
bu can şimdi evin önündeki hemen hemen kapalı bir eklenti olan kısmında kendisi için hazırlanan yerde yaşıyor, mama yiyor, kendisini sevdiriyor ve inşallah acılarını unutuyor.
ne karlı, buzlu günlerde, ne de güneşli, sıcak günlerde sorumluluğunu aldığımız canı terk etmemeliyiz. unutmayalım, terk edilmek tüm canlılara aynı acıyı verir.

kedi

sahipli olanlarının haklarının t.c.k.* ve h.k.k.* ile sahipsiz olanlarının haklarının ise yalnızca h.k.k. ile korunduğu, türkiye'de bir kedi barınağı olmadığından pet shop'tan bir heves alınıp, heves geçince/tatil bitince sokakların bilinmezliğine, çaresizliğine, insan kaynaklı çeşitli tehlikelere (eziyet, işkence, tecavüz, yaralama, aç susuz bırakılma, canavarca hisle öldürülme v.s. v.s.) terk edilen mucizevi can dostu.


kedi

bizdeki üç bacaklı şebeleği gözönünde bulundurarak "göbeğini kaşıtan adam" şeklinde tanımladığım mucize. burada sözü edilen şebeleğe ne zaman dokunsak hemen tek bacağını gererek göbişini açıp kaşımamızı bekliyor, bir taraftan da tatlı tatlı esniyor. ilgili entryde de belirttiğim gibi engelli hayvanların sokak koşullarında yaşama şansı yok, evde ise diğer hayvanlardan hiç bir farkı olmadan, hiç bir yük getirmeden, size de mutluluk vererek, mutlu mesut yaşıyorlar. bir dost edinecekseniz, canlara mal olarak davranan, canların sırtından para kazanan pet shop yerine, sokakta yaşamaya çalışan canları veya barınaklardaki canları sahiplenmeniz çok daha amacauygun olur. ankara'dan bir kaç barınak örneği: (bkz: macunköy barınağı), (bkz: sincan hayvan barınağı)
bu az veya hiç bilinmeyen iki barınakta da çok sayıda yavrucak, engelli veya engelsiz can sıcak yuva beklemektedir.
bir can yoldaşı sahiplenmek isteyenlerin kanlı paranın döndüğü pet shoplar yerine barınakları ve sokakları tercih etmesi, bu kanlı para çarkının dönmesine çok önemli ölçüde engel olacaktır.
tarım bakanlığına ankara il hayvan koruma kurulunun, petshop'larda hayvan satışının yasak olmasına yönelik vermiş olduğu teklifin kabul edilerek hem ankara'da, hem de genel olarak türkiye'de pet shop'larda hayvan satışını yasaklanması için bu teklife destek verilmesi ve tarım bakanlığına baskı uygulanması gerekmektedir.
(bkz: petshop'larda hayvan satışının yasaklanıyor olması)

ek: söz konusu bu entrydeki ilk cümlede "göbeğini kaşıyan adam" ifadesine atıfta bulunularak nazire yapılmaktadır. hayvan hakları savunucusu bir insan olarak insan, hayvan v.b. bilumum canlıya ne sebeple olursa olsun, bu ve benzerleri olan "bidon kafalı", "cahil" v.b. gibi aşağılayıcı, küçük düşürücü lakaplar takılmasını hiç bir şekilde doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
(bkz: nazire yapmak),
(bkz: hoşgörü).


şerafettin şenol

ayşa köpeği hayvan hakları savunucuları tarafından bakılıp gözetildiği, beslendiği sokaktan bir gece vakti aracıyla kaçırdığı, evine götürüp tecavüz ettiği sırada polisler tarafından suçüstü yakalandığı iddia edilen, ayşa köpeciğin 2. duruşmasında da hazır bulunmadığı için hakkında yakalama emri verilen, iyi niyetli, sağduyulu bir hakim tarafından davasına bakıldığı için hayvan hakları savunucuları olarak davanın akibetinin ufuk günaydın davasına benzemeyerek ivedilikle ve adil bir kararla sonuçlanacağına yönelik düşünceye sahip olduğumuz davanın sanığı.
(bkz: tülin palay elmasoğlu) - ayşa köpeciği koruyup gözeten, olay günü bu şahsın aracının plakasını alarak polislere haber veren ve ayşa kızın mutlak ölümden kurtulmasını sağlayan iyi kalpli gerçek insan.
(bkz: tecavüz mağduru ayşa köpeğin ilk duruşması),
(bkz: tecavüz mağduru ayşa köpeğin ikinci duruşması),
(bkz: her zoofilin potansiyel pedofil olması),
(bkz: kriminoloji)

29 Haziran 2012 Cuma

suna dumankaya

içeriğinde "aspirini ezin, x'le karıştırıp yüzünüze sürün" şeklinde direktif bulunan bir tarifine denk gelince, biraz garip bulduğum güzellik uzmanı.
ama tabi ki, canlı hayvanlar üzerinde çeşitli işkenceler yaparak piyasaya ürün süren dev markalara para harcanması yerine, kendisinin ve benzer güzellik uzmanlarının çeşitli krem, maske v.s. bakım tariflerini uygulayarak kendi ürünlerini üretmek daha mantıklı, bu açıdan destekliyorum evde yapılabilecek doğal ürün tarifleri verenleri.
söz konusu işkence dolu deneylerde uygulanan korkunç testler ve deneylerle ilgili yasak ve yaptırımlar için (bkz: hayvan deneylerinde uygulanan testler)
(bkz: hayvanlar üzerinde deney yapmayan firmalar), - bunlar tercih edilmeli hayvan haklarına duyarlı, işkenceye karşı insanlar tarafından.
(bkz: hayvanlar üzerinde deney yapan firmalar) - bunların adlarının bilinerek, bunlardan uzak durulması hayvan hakları adına faydalı olacaktır.
hayvan deneyi değil doku kültürü, mezbahadan alınan dokular üzerinde deneyler yapılarak üretilen her türlü ürünün (mama, kozmetik, temizlik v.s. gibi her türlü ürün) üzerinde, başta tavşan olmak üzere diğer hayvanlara işkence yapılmadığını göstermek için, mutlu tavşan-zıplayan yavrucak sembolü ve cruelty free ifadesi bulunur.
(bkz: hayvan deneylerinin alternatifleri)

meral zuhal ikilisi



izlediğim bir habere göre hem evlerinde, hem de kendi bölgelerinde - evlerinin civarında ve çevrede çok sayıda kedicana hamilik yapan, koruyup gözeten, besleyip can güvenliğini sağlayan, gerçek insan özelliklerinden nasibini almış, iyi kalpli ikili.
uzun yıllardır aktif olarak müzik hayatıyla uğraşmadıkları için, emeklilik ve fazla kullanılmaması sebebiyle şarkılarından elde ettikleri cüzi telif geliriyle çok sayıda cana destek vermeleri, onları bu cüzi gelirleriyle beslemeleri, bu uğurda lüks yaşamdan fersah fersah kaçtıkları, tatile gitmedikleri, canları lüks yaşamdan üstün tutmaları hasebiyle son derece takdir ettim kendilerini. tek istedikleri duaymış. bazıları bize deli de diyebilir, sokak hayvanları için tüm bu yaptıklarımızdan ötürü, ama genelde dua ediyorlar demişler.
ben de kendilerine en iyi dileklerimi ve dualarımı yolluyorum. allah (c.c.) onlardan razı olsun.
umarım, en kısa zamanda tekrar müzik hayatlarına aktif olarak devam eder, daha fazla kazanç elde ederek daha fazla sokak ve barınak hayvanına yardım ederler.
bu ikili gibi iyi kalpli ve topluma olumlu anlamda örnek olan ve de sahipsiz canlara kol-kanat geren gerçek sanatçıların gözden uzakta olması, aktif sanat yaşamının içinde bulunmamaları, ama örneğin sahipsiz hayvanlara sahip çıkmak şeklinde sosyal sorumluluk projeleriyle uğraşarak topluma olumlu anlamda örnek olacakları yerde tam tersine kürk giyerek, kürk satın alarak ve satın alırken muhabir ordusunu çağırıp reklam yaparak, topluma kürk giymeyi özendirerek hayvan haklarına zarar veren demet akalın, gülben ergen, petek dinçöz gibi "görüntü var, ses yok"ların popüler olmaları, çeşitli konserler, programlar ve reklamlar sayesinde yüklü tutarlar kazanıyor olmaları büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. (bkz: kürk giyen ünlüler)
bu tür sesleri olmamasına rağmen çeşitli sansasyonlar, skandallar sayesinde popüler olarak gözönünde bulunan ve haketmedikleri yüklü tutarlar elde eden figürlerin en kısa zamanda gözden kaybolmaları, zuhal meral kardeşler, oya bora gibi gerçek ve sosyal sorumluluk sahibi sanatçıların gözönüne çıkarak hakettikleri tutarları kazanmaları ve böylece daha fazla cana ulaşarak yardım etmeleri dileğiyle...
oya bora ikilisinin de sahipsiz sokak hayvanlarına mama dağıtarak destek oldukları biliniyor, bunun için (bkz: oya bora/@earthlings)

bitti rüya


klibinin sonunda şirin yaratığın davranışı terk edilen hayvanların intihar etmesini hatırlattığından her seferinde etkilendiğim, göksel'le düeti yapılan dursun zaman şarkısının klibinde, yaratığın hikayesinin iyi devam etmesi ile insanı umutlandıran, güzel ve kaliteli şarkı.

can dostunu kaybettiği için ölümü seçen ve kurtarılmaya, halihazırda bir kaç iyi insan tarafından intihardan vazgeçilmeye çalışılan köpişcanla ilgili bilgi için (bkz: terk edilen hayvanların intihar etmesi)

2012 eurovision şarkı yarışması



azerbaycan'da eurovision için hayvan katliamı nedeniyle bu sene hayvan hakları savunucuları tarafından protesto edilecek olan abuk subuk contest.
sırf bu yarışma dolayısıyla ülkeye gelecek olan yabancılar ortalıkta sahipsiz sokak köpekleri ile karşılaşmasın diye yüzlerce köpek tüfeklerle sürek avına tabi tutulmuş, gizli saklı da değil, ortalık yerde herkesin gözü önünde vurularak vahşice öldürülmüşlerdir.

önemli: görüntüler kalp, akıl ve sinir hastaları ile reşit olmayanlar için sakıncalı olabilir!!! burada paylaşılma nedeni azerbaycan yetkililerine bir an önce türkiye'deki hayvan haklarına duyarlı insanların tepki göstermesini sağlamak için delil niteliğinde olması hasebiyle belirtilmesidir. çünkü, her zaman olduğu gibi azerbaycan ilgilileri ve yetkilileri bu haberleri yalanlamış ve olayı inkar etmişlerdir. bu görüntüler delil niteliğinde olduğundan bu vahşetin işlendiğine dair yeterli kanıt oluşturmaktadır.
azerbaycanlı hayvanseverlerin youtube'a çekip yükledikleri görüntüler:
 bu linkte bu katliamın sorumlusu ehmed memmedov adlı azerbaycan cumhuriyeti, sahipsiz hayvanlarla mücadele kurumunun başkanı bu katliamı kendi beyanlarıyla dolaylı yoldan itiraf etmekte ve savunmaktadır.
bu yarışmaya ilgi gösteren herkesin, bu yarışma uğruna azerbaycan'da köpek katliamının gerçekleşmiş olduğunu bilmesi ve buna göre bu sene bu yarışmayı protesto eylemine destek vermesi gerekmektedir. umarım, yarışma gününde, katılımcılardan birisi veya bir kaçı bu katliama tepkisini dile getirir de, azerbaycan'a dünya çapında tepki gelir.
(bkz: azerbaycan'da eurovision için hayvan katliamı)
(bkz: ehmed memmedov)

ek: azeri asıllı bir insan olarak bu zavallı hayvanlara süregelen dehşetengiz şiddetlerinden, hayvan haklarına yönelik ilgisizlik ve ihlallerinden, hayvan hakları dışında, aliyev hanedanlığının anormal malvarlıkları ve iş ilişkilerine yönelik araştırma çalışmalarında bulunan cesur gazeteci hatice ismayılova'ya yönelik kişisel hayatı ihlal eden davranışlarından (şantaj, tehdit ve özel görüntülerin yayınlanması) ötürü, insan haklarına yönelik lakayıtlıklarından ötürü bu çok önem verdikleri abuk yarışmada sonuncu olmalarını dilerim.
hayvan düşmanlığı ve hayvana eziyet, şiddet, özetle hayvan hakları ihlalleri hususunda maalesef, çin'le yarışan bir ülke olduğunu unutmamak, bu kez oy vermemek gerektiğini belirtirim. bu sefer azerbaycan'a oy gitmesin, türkiye'den. en azından böyle bir protesto olsun ki, sebebini araştırınca azerbaycanlı yetkililer, oy vermeme nedeninin sokak köpeği katliamı olduğunu görsünler. bu bile caydırıcı olur, hayvanlara şiddetten bir nebze alıkoyar bu tür kararlar veren embesil yöneticileri.



mehmet turgut


kürk giyen ünlülerden funda arar adlı şahsın kimlerin satın aldığını bilemediğim son albümü için beyaz kürklü fotoğraflarını çeken ve garip bir tutarsızlıkla hayvan hakları savunucusu olduğunu iddia eden, oldu olacak hatem yavuz ve ivana sert kanlı kürk ticareti ortaklığına üçüncü olsun şeklinde düşünceleri akla getiren fotoğrafçı.
kullanılan beyaz kürkün imitasyon olduğu açıklanmadığından, bilakis "funda arar hayvanseverleri çok kızdıracak bu kürklü resimlerle" şeklinde haberlere rastladığımızdan, ayırca söz konusu şarkıcının önceki tarihlerde de çeşitli mecralarda kürkle görüldüğü bilindiğinden gerçek kürk olduğunu algılıyor ve doğal olarak gerçek hayvan hakları savunucuları olarak tepki gösteriyoruz.
mehmet turgut tarzı hayvan hakkı savunuculuğunu ise algılayamıyoruz. bu mehmet turgut isimli fotoğrafçının kendini hayvan hakları savunucusu olarak ilan edip, bir taraftan "bu kürk sana çok yakıştı, fundacığım, rengini açtı bööööyle, keh keh" şeklinde albüm resimleri çekmesini mümkün değil anlayamıyoruz.
söz konusu fotoğrafçının çektiği gerçek kürklü resimler için: 
GOOGLE GÖRSEL

funda arar'ın kürk giymesi hakkındaki düşünceler.



funda arar - kürk giyen ünlüler

fila brasileiro

hayvanları koruma kanunu ve hayvan hakları mevzuatında detaylı şekilde tanımlanmış ve gerekli düzenlemeler yapılmak suretiyle yaşam hakkı güvence altına alınmış can.
detaylı bilgi ednmek için:
(bkz: tehlikeli köpeklerle ilgili yasal düzenleme),
(bkz: pitbul sahiplerinin sorumluluk ve yükümlülükleri)

tosa


yükümlülükler;
1) dogo argentino, fila brasileiro ve yukarıda belirtilen ırkların melezlerini bulunduran hayvan sahipleri söz konusu talimatın yayımından itibaren üç ay içinde il hayvan koruma kurullarına bildirimde bulunarak bunları kayıt altına aldıracak, altı ay içerisinde kısırlaştırarak, kısırlaştırıldıklarına ilişkin belgeleri il hayvan koruma kurullarına teslim edeceklerdir.
2) köpeğine ve kendisine ait bilgileri ilgili belediyeye kayıt yaptıracaktır.
3) adres değişikliği olması halinde ilgili belediyeye bildirecektir.
4) köpeğin ölmesi halinde köpeğine ait bilgi ve belgeleri 7 gün içinde ilgili belediyeye teslim edecektir.
5) mesken dışında dolaştırılan hayvanların dışkılarını temizleyecektir.
6) köpeğin üzerinde belli bir uzaklıktan görülebilecek şekilde tasarımlanmış ve geceleri yansıtıcı özelliği olan bir tasma takılacak ve tasmaya bağlı kayış yerine zincir kullanacaktır.
7) köpeğin gezdirilmesi sırasında dayanıklı malzemelerden yapılmış ağızlık takacaktır.
8) binada tehlikeli bir köpek olduğunu belirten uyarı levhaları köpeğin olduğu binanın tüm giriş yerlerine asacaktır.
9) köpek; binanın içinde veya dışında kapalı bir alanda olduğunda, kaçamayacağı ve binaya gelen ziyaretçilere zarar vermeyeceği bir şekilde barındıracaktır.
10) tüm veteriner kliniklerine bakım ve tedavi amaçlı gelen tehlike arz eden köpeklerin veteriner hekimler odası tarafından ilgili valiliğe yazılı olarak bilgi verilmesi gerekmektedir.


dogo argentino (sahiplerinin yükümlülük ve sorumlulukları)



hayvanları koruma kanunu ve hayvan hakları mevzuatında tehlike arz eden köpekler olarak tanımlanan dört canın arasında sayılan can.
ek bilgi:
5199 sayılı hayvanları koruma kanunu ve bakanlık genelgelerinde tehlikeli köpekler olarak tanımlanan pitbull terrier, japanese tosa, fila brasileiro ve dogo argentino cinsi köpeklerin ve yine mevzuatın ifadesiyle bu köpeklerin melezlerinin sahiplerinin diğer hayvan sahiplerinin sorumluluk ve yükümlülüklerine ek olarak, sırf bu köpek sahiplerine özel olarak düzenlenmiş bulunan ve uygulanmaması, ihlal edilmesi halinde yaptırımları bulunan zorunluluklar.
buna göre, bu köpeklerin sahipleri hem bu köpeklerin, hem de toplumun can güvenliğinin temin edilmesi amacıyla kanunla kendilerine yüklenen bu görev, sorumluluk ve yükümlülükleri yerine getirmek zorundadırlar. bu yükümlülüklere ek olarak hayvan hakları mevzuatında belirtilen hayvan sahiplerinin görev ve sorumlulukları da yine bu şahıslara yüklenmiştir. bu şahıslar diğer hayvan sahiplerinin görev ve yükümlülüklerinden ari değiller. burada düzenlenen yükümlülükler bu köpeklerin özellikleri nedeniyle kanunla tanımlanan ek yükümlülüklerdir.
bu hükümler aşağıda görülebilir:
genelge
"t.c. çevre ve orman bakanliği
doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğü
sayi: b 18 0 dmp 0 03 05 010 01/ 126 22/04/2008
konu: tehlikeli köpekler
dağitimli
bilindiği üzere bakanlığımızca; hayvanların rahat yaşamalarını, iyi ve uygun muamele edilmelerini, onların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin giderilmesini sağlayan 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu 01.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
söz konusu kanunun 14. maddesinin (l) bendinde; “pitbull terrier, japanese tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklâmını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaktır” hükmü yer almaktadır.
bu hükme uymayanlara kanunun 28. maddesi gereğince hayvan başına 3.000 ytl. idarî para cezası verilir ve hayvanlara el konulur.
bu hükme açıklık getirilmesi amacıyla, kanunda belirtilen pitbull terrier, japanese tosa haricinde ülkemizde kanunun 14. maddesi kapsamında değerlendirilecek olan köpek ırklarına dair bakanlığımızda oluşturulan 20.11.2007-208 sayılı müsteşarlık makam oluru ile bir komisyon kurulmuş olup hayvanları koruma kanununun 14. maddesinde yer alan pitbull terrier ve japanese tosa’ya dogo argentino, fila brasileiro ve bu ırkların melezleri de ilave edilmiştir.
ayrıca, tehlikeli köpekleri bulunduran hayvan sahiplerinin aşağıdaki hükümlere uymaları gerekmektedir;
yükümlülükler;
1) dogo argentino, fila brasileiro ve yukarıda belirtilen ırkların melezlerini bulunduran hayvan sahipleri söz konusu talimatın yayımından itibaren üç ay içinde il hayvan koruma kurullarına bildirimde bulunarak bunları kayıt altına aldıracak, altı ay içerisinde kısırlaştırarak, kısırlaştırıldıklarına ilişkin belgeleri il hayvan koruma kurullarına teslim edeceklerdir.
2) köpeğine ve kendisine ait bilgileri ilgili belediyeye kayıt yaptıracaktır.
3) adres değişikliği olması halinde ilgili belediyeye bildirecektir.
4) köpeğin ölmesi halinde köpeğine ait bilgi ve belgeleri 7 gün içinde ilgili belediyeye teslim edecektir.
5) mesken dışında dolaştırılan hayvanların dışkılarını temizleyecektir.
6) köpeğin üzerinde belli bir uzaklıktan görülebilecek şekilde tasarımlanmış ve geceleri yansıtıcı özelliği olan bir tasma takılacak ve tasmaya bağlı kayış yerine zincir kullanacaktır.
7) köpeğin gezdirilmesi sırasında dayanıklı malzemelerden yapılmış ağızlık takacaktır.
8) binada tehlikeli bir köpek olduğunu belirten uyarı levhaları köpeğin olduğu binanın tüm giriş yerlerine asacaktır.
9) köpek; binanın içinde veya dışında kapalı bir alanda olduğunda, kaçamayacağı ve binaya gelen ziyaretçilere zarar vermeyeceği bir şekilde barındıracaktır.
10) tüm veteriner kliniklerine bakım ve tedavi amaçlı gelen tehlike arz eden köpeklerin veteriner hekimler odası tarafından ilgili valiliğe yazılı olarak bilgi verilmesi gerekmektedir.

bu bağlamda, tehlikeli hayvanları bulunduran kişilerin yukarıda belirtilen hükümlere uymaları için internet, yerel basın, hayvan koruma dernek ve vakıfları aracılığı ile halka duyurulmasının sağlanması hususunda;
bilgilerinizi ve gereğini arz/rica ederim.
prof. dr. m.kemal yalinkiliç
bakan a.
genel müdür"

görüldüğü üzere genelgede tehlikeli köpek sahiplerinin sorumlulukları maddeler halinde, gayet açık, seçik, net olarak belirtilmiştir. yapılması gereken çevremizde bu apaçık hükümlere aykırı davranan, örneğin, bu dört cins köpekten birine veya melezlerine sahip olup da kısırlaştırmayan, bunları üreten, satan, hediye eden, sahiplendiren, ağızlıksız dolaştıran, zincir tasma kullanmayan, özetle yukarıdaki maddeleri ihlal eden birini gördüğümüzde yapılması gereken ilgili şehirdeki il orman ve su işleri müdürlüğüne ilgili şahısları açık adres, isim ve olayı anlatan bir dilekçe ile brlikte şikayet etmektir. bu durumda bu kuralları ihlal eden tehlikeli köpek sahibine söz konusu kurum yapıtırım uygulayacak, 3000 tl idari para cezası verecektir. bu da görüldüğü üzere oldukça etkili ve caydırıcı bir yaptırımdır.

(bkz: tehlikeli köpeklerle ilgili yasal düzenleme),
(bkz: hayvan sahiplerinin kısırlaştırma yükümlülüğü)
sadece tehlikeli köpek sahipleri değil, evinde ve bahçesinde ev ve süs veya kontrollü hayvan bulunduranların da yine bu hayvanlarını kısırlaştırma yükümlülüğü söz konusudur mevzuat gereği.

---------------------------------------------------------------------------------
TEHLİKELİ KÖPEKLERLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME (5199'a göre - yürürlükte bulunan kanuna göre bu şekilde düzenlemeler) (Yeni tasarı bu canlara yönelik oldukça olumsuz kurallar getiriyor. Bu ölüm yasasına karşı olan herkes kanunun yasalaşmasına karşı düzenlenen yürüyüşlere katılarak bu tehlikeli köpek statüsündeki canların da yaşam hakkını korumakla yükümlüdür). 
 kanunkoyucunun tehlikeli hayvan olarak tanımlanan canlarla ilgili yapmış olduğu bu düzenleme ile bu canların yaşam hakkı da koruma altına alınmıştır. bu canları fiyatlarının yüksek olması hasebiyle yasadışı olarak kendi evinde, çiftliğinde gerekli üretim izinleri olmadan (üretim izni verilemez zaten zira bu hayvanların üretilmesi yasak) bu canları üretip satmak suretiyle sağlığını sömürmesi, ömrünü kısaltması da yasaklanmıştır.
bu düzenleme ile açıkça görüldüğü üzere bu hayvanın halihazırdaki sahipleri kanunun öngördüğü yükümlülükleri, sorumlulukları yerine getirmek koşuluyla bu canları evinde, bahçesinde barındırabilir, diğer canlar gibi gezmeye çıkartabilir. bu tür hayvan sahiplerine gidip de, "pibull yasak", "dogo yasak" barındıramazsın bu canları, "seni şikayet edeceğim" demek hukuka aykırıdır. zira, kanunda öngörülen bu düzenleme ile bu canların barındırılması yasaklanmamıştır, hayvan sahipleri halihazırdakı bu can dostlarını rahatlıkla barındırabilir, ancak bu canların üretilmesi, satılması ve hediye edilmesi yasaklanmıştır.
yani, yasaklanan bu canlar değil, bu canların üretilmesi, satılması, hediye edilmesidir. kanun bu canların sahipleri için bununla ilgili çok sayıda yükümlülük ve görev öngörmüştür.

bizim bölgede hemen hemen her bahçede bir can dostu var. bir komşumuzun da pitbull cinsi bir köpeği var. bu can diğer canlar gibi son derece sevimli, canayakın, tatlı, şirin şeker bir can.
o evin önünden geçerken hemen kendisini sevdirmek istiyor. kuyruğunu kopacak gibi sallıyor, çok seviniyor yoldan geçen birilerini görünce. biz de gidip onu sevmeden, oynamadan geçip gitmiyoruz o sokaktan. hem o mutlu oluyor, hem de biz, çok seviyoruz o canı.
sürekli mahallenin çocukları ile sarmaş dolaş vaziyette. bu canı sevmeyen bir insan bile yok bizim civarda.
zaten bu tür köpeklerde dikkat edilmesi gereken husus şudur: bu canları köpek dövüşü olarak veya diğer kötü niyetlerle kullanacak olan sahipleri ilk önce kuyruk ve kulaklarını kestirirler kanuna aykırı olmasına rağmen.
bizim bu komşu pitbull'un kuyruğu yerinde, sevincini gayet güzel ifade ediyor.

 

pitbul teriyer düşmanı


hayvanlara yönelik kinini, nefretini dile getirmek, canlara yönelik şiddeti, vahşeti körüklemek için pitbul'u bahane eden hayvan düşmanı.

pitbulun yasaklanması gibi başlıklar altında veya reel hayatta, h.k.k.-un tabiriyle tehlikeli hayvanların toplanıp uyutulmasını isteseler, çok arzu etseler de, böyle bir işlem hayvan haklarına aykırı olduğundan hiç bir zaman gerçekleşmeyecek, hevesleri kursaklarında kalacaktır.
bir canın yasaklanmasını istemek yerine biraz araştırıp, bilgi sahibi olmak daha yerinde bir davranış olacaktır.
(bkz: tehlikeli köpeklerle ilgili yasal düzenleme),
(bkz: pitbul sahiplerinin sorumluluk ve yükümlülükleri)

ek: hayvan dostları zaten biliyordur bilmiyorsa da okuyup bilgilenir ama, hayvan düşmanlarının bilgi edinmek gibi bir amacı olduğundan emin olmadığım için ilgili başlıklardan alıntı yapacağım.

"h.k.k. madde 14, bent l'de bu hayvanlarla ilgili düzenleme bu şekilde yer almıştır: l) pitbull terrier, japanese tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaktır."

"tehlikeli hayvan sahiplerinin yükümlülükleri;
1) dogo argentino, fila brasileiro ve yukarıda belirtilen ırkların melezlerini bulunduran hayvan sahipleri söz konusu talimatın yayımından itibaren üç ay içinde il hayvan koruma kurullarına bildirimde bulunarak bunları kayıt altına aldıracak, altı ay içerisinde kısırlaştırarak, kısırlaştırıldıklarına ilişkin belgeleri il hayvan koruma kurullarına teslim edeceklerdir.
2) köpeğine ve kendisine ait bilgileri ilgili belediyeye kayıt yaptıracaktır.
3) adres değişikliği olması halinde ilgili belediyeye bildirecektir.
4) köpeğin ölmesi halinde köpeğine ait bilgi ve belgeleri 7 gün içinde ilgili belediyeye teslim edecektir.
5) mesken dışında dolaştırılan hayvanların dışkılarını temizleyecektir.
6) köpeğin üzerinde belli bir uzaklıktan görülebilecek şekilde tasarımlanmış ve geceleri yansıtıcı özelliği olan bir tasma takılacak ve tasmaya bağlı kayış yerine zincir kullanacaktır.
7) köpeğin gezdirilmesi sırasında dayanıklı malzemelerden yapılmış ağızlık takacaktır.
8) binada tehlikeli bir köpek olduğunu belirten uyarı levhaları köpeğin olduğu binanın tüm giriş yerlerine asacaktır.
9) köpek; binanın içinde veya dışında kapalı bir alanda olduğunda, kaçamayacağı ve binaya gelen ziyaretçilere zarar vermeyeceği bir şekilde barındıracaktır.
10) tüm veteriner kliniklerine bakım ve tedavi amaçlı gelen tehlike arz eden köpeklerin veteriner hekimler odası tarafından ilgili valiliğe yazılı olarak bilgi verilmesi gerekmektedir."

sonradan ek düzenlemeyle dogo argentina ve fila brasileiro da bu köpekler arasına dahil edildi.
buna göre halihazırda yaşamakta olan bu tehlike arz eden canları kurallara uygun olarak, gerekli önlemleri alarak beslemek ve barındırmak yasak değil, ama üretmek, satmak yasaktır. böylece halihazırdaki canların yaşam hakkı korunmakta, üremesi engellenmektedir.
detaylı bilgi ve devamı için ilgili başlıklara bakılmasını önermekteyim. bilhassa hayvan düşmanlarının, belki ilgili önlemleri, düzenlemeleri öğrenirseniz bir nebze de olsa kalbinizdeki bu korkunç duygudan arınırsınız.

cruelty-free - işkencesiz



hayvan deneylerinde uygulanan testlere başvurmadan, ürünlerinin test edilmesinde canlı hayvanlar üzerinde uygulanan tamamı acı verici, öldürücü deneyleri değil, doku kültürü gibi hayvan deneylerinin alternatiflerini kullanan firmaların, hayvan deneyi yapmadan geliştirdikleri ürünlerinin ambalajına hayvanlar üzerinde denenmiştir yazısı yerine ekledikleri “hayvanlar üzerinde test edilmemiştir” yazısına eşlik eden, hayvan deneyine başvurmadan geliştirdikleri ürünlerin ambalajına düştükleri, görünce insanı mutlu eden, içini huzurla dolduran ibare*. ayrıca, bu ürünlerin ambalajında mutlu tavşan amblemi kullanılmaktadır.













28 Haziran 2012 Perşembe

ivana sert'li daikin reklamı


her gördüğümde gözümün önüne kanlı hayvan postlarının ve geriye sadece gözleri kalan kanlı hayvan cesetlerinin gelmesine sebep olan, kendisine duyduğum antipatiyi kelimelerle ifade etmemin mümkün olmadığı, 10 yıldır türkiye'de yaşayıp hala türkçe öğrenmeyen, konuşamayan şahsın yeni ve absürt icraati. bu tür reklamları kimleri hedef kitle olarak kabul edip yapıyorlar bilmiyorum ama, bu türkçe konuşamayan, kanlı kürk ticaretinin mimarı kadının rol aldığı reklam bana ve benim gibilere asla hitap etmez, bunu biliyorum.




hayvan cesedi yedin

hayvan hakları adına eylemlerin yığınla söylemden çok daha etkili olduğu gerçeğini gözönüne alarak, takdir ettiğim, kürk giyen ünlüler ve kürk kullanan ve/veya satan firmalara yönelik boyalı, unlu eylemlerle devam etmesini önerdiğim eylemin sloganı.
ayrıca, vejetaryenlik anlayışı gereği oluşan doğal tepkinin yanısıra, mcdonald's ve burger king gibi hazır yemek şirketlerinin çalışanlarına yönelik olumsuz tavrının da bu tür eylemlerin desteklenmesi için yeterli olacağını düşünmekteyim. zira, bu şirketler çalışanlarına öğle yemeklerinde sadece bu sağlığa zararlı burgerlerden yenmesini şart koşmakta ve böylece çalışanlarının sağlığını tehlikeye atmaktadır.

hayvan dostu kurum - 1.

hayvan haklarına duyarlı, kalplerinde sevgi, şefkat ve merhamet gibi güzel duyguları barındıran gerçek insanların bulunduğu, kurum içinde veya dışında can dostlara kalplerini ve yerlerini açan, diğerlerinin aksine kapılarına yaklaşarak biraz yemek, biraz su, en çok da sevgi isteyen canların üzerine kaynar/soğuk su dökerek, tekmeleyerek kovmayan, tam tersi yemek ve su verip besleyen, bakıp gözeten, can güvenliğini sağlayanlardan oluşan özel veya kamusal kuruluş.
bu başlık altında kurumlarının içinde veya dışında can dostlarını besleyip, bakıp gözeten, can güvenliğini sağlayan her türlü işletme, kurum, kuruluş v.s. gibi iyi insanların bulunduğu yerlere resimleri ile birlikte yer verilecektir.
böyle bir çalışma, çok sayıda insan, kurum ve kuruluş için teşvikedici olacaktır.
tabi, devamında kontrolü de yapılacaktır, halen o canları aynı şekilde barındırıp barındırmadıklarına yönelik. sadece isim ve resimleri böyle bir çalışmada yer alsın diye çabalayanlar değil, içinden geldiği için, süreklilik haline getirerek canları kurum içinde veya dışında barındıranlar burada yer alacaktır.
ayrıca, yerel hayvan koruma görevlisi annemle birlikte bağlı olduğu il orman ve su işleri müdürlüğüne de bu tür kurumların kapısına, duvarlarına yapıştırılmak üzere "hayvan dostu kurum" çıkartmasının bastırılması ve yetkili kişilere verilerek bu tür kurumlardan uygun görülenlere verilmesini teklif edeceğiz.

www.hayvansevergazetesi.com sitesinde kahraman işletmeler başlığı altında foto galeri yer almaktadır, kapısının önünde veya işyerinin içinde hayvan besleyen, bakıp gözeten işletmelere dair ve hayvanseverlerin bu tür işletmelerden alış veriş yapması önerilmektedir.
bu işletmeler görülebilir.

hayvan haklarının anayasa'da yer alması - 5.

2007 tarihinde prof.dr. ergun özbudun başkanlığındaki komisyonun hazırladığı, üzerinde uzlaşmaya varılmayınca iptal edilen anayasa taslağında hayvansever bakanlardan osman pepe ve nimet çubukçu'nun etki ve baskılarıyla yer almış olmasını gözönüne aldığımızda, halihazırda yeni taslağın yazımına başlamış bulunan komisyonda da bu tür hayvansever insanların bulunduğunu ve toplumun hayvan haklarına yönelik hassasiyet ve taleplerini dikkate alarak yeni anayasa taslağında da yer alacağını umut ettiğimiz, hayvan hakları adına hayati ehemiyeti bulunan konu.

yeni anayasa taslağı 129. madde (ilk hali)
“devlet, herkesin insani gelişimini mümkün kılan çevrede yaşaması için gerekli tedbirleri alır. hayvanların ve çevrenin en üst düzeyde korunması ve çevrenin iyileştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile uyumlu olarak herkesin ve devletin görevidir”.
yeni anayasa taslağı 129. madde (yeni hali)
beşinci kısım
çevrenin korunması ve milli servetlere ilişkin hükümler
çevrenin korunması
madde 129
“devlet herkesin insani gelişimini mümkün kılan sağlıklı bir çevrede yaşaması için gerekli tedbirleri alır.
çevrenin en üst düzeyde korunması ve çevre kalitesinin iyileştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma ilkesiyle uyumlu olarak herkesin ve devletin görevidir”.

129. maddenin bu iki halinin kıyaslamasının yapılması ile birlikte açık ve net olarak “hayvan” kelimesinin bu maddeden çıkarıldığı görülmektedir. böylece maddenin ilk halinde yer alan “hayvan ve çevrenin en üst düzeyde korunması” tümcesi tamamen kaldırılmış olmaktadır. buna göre, maddenin ikinci halinde hayvanlar bu koruma kapsamından çıkarılmıştır. zaten, hayvan hakları ve çevre hakkı tabirlerinin bilinçli olarak kullanılmayarak doğa merkezli (ekocentric) anlayışın değil, insan merkezli (antropocentric) anlayışı benimsediğini açıkça belli eden bir düzenleme olmasına rağmen, en azından “hayvanlar ve çevrenin en üst düzeyde korunması” ifadesiyle hayvanları da bu anayasal güvencenin kapsamında değerlendiren ve böylece hayvanları da koruma altına alarak hayvan severlerin de destek vermesine neden olan bu madde hükmünün, hayvanları söz konusu bu koruma dışında bırakarak hayvan hakkı olarak değil, hayvanları koruma olarak kullanılmış olsa dahi düzenlemede bulunduran bu madde hükmünün değiştirilmiş olduğu görülmektedir.

129. maddenin son halinde “hayvanlar” kelimesinin çıkartılması suretiyle bir tek çevre korunmasına değinerek bir tek çevre korunmasının düzenlenmesi üzücü olmakla birlikte şaşırtıcı ve düşündürücüdür. söz konusu bu maddede dikkat çeken bir değişiklik de maddenin ilk halinde yer almamasına rağmen son halinde yer verilen “kalite” terimidir. buna göre, maddenin son halinde bir eklemeyle “çevrenin iyileştirilmesi” ilk ifadesi, “çevre kalitesinin iyileştirilmesi” şeklinde değiştirilmiştir. maddeden “hayvanlar” kelimesini çıkartıldığı da göz önüne alınırsa söz konusu bu 129. maddenin başlığından da anlaşıldığı üzere tamamen “çevre koruma” maddesi olarak düzenlenmesi hedeflenmiştir. yeni anayasa taslağının oluşturulması sırasında gerçekleştirilen çalışmalarda “hayvanlar” kelimesi eklenerek daha korumacı ve hayvan koruma amacına hizmet eden bir madde olarak düzenlenmesi ile ilgili kamu oyuna yapılan açıklamalara, yazılı ve görsel basında yer alan bu maddenin oluşumu ve “hayvanlar” kelimesinin maddeye eklenmesi ve böylece çevrenin korunması başlıklı maddenin aynı zamanda hayvanları koruyan bir maddeye dönüştürülmesi ile ilgili açıklamalara göz atılırsa 129. maddenin açıklanan son halinin halinin neden “hayvanlar” terimi çıkarılmak suretiyle hayvan korumanın maddenin kapsamı dışında tutulması durumu çok ilginç ve açıklaması imkansız bir hal almaktadır.

şöyle ki, yazılı ve görsel basında yer alan 29.09.2007 tarihli habere göre, bu maddenin düzenlendiği sırada komisyon üyelerinden devlet bakanı nimet çubukçu hayvan haklarının da anayasa’da yer alması gerektiği hususuna yönelik fikir belirtti. akademisyen ve milletvekillerinden oluşan komisyon ise, türkiye’de bu hususun yer aldığı çok sayıda düzenleme ve en başta da h.k.k. olduğunu dile getirerek itiraz ettiler. bu durumda nimet çubukçu yukarıda da örneği verilen temmuz ayında gerçekleşen, işçilerin dere kenarından taşlı ve sopalı müdahalelerle yavru ayıyı döverek öldürdüklerine ilişkin olayı anlatması ve mevcut hukuki düzenlemelerin uygulanabilirlik bakımından eksik ve de yaptırımlarının pek etkili olmadığı ve de hayvan hakları hususunun anayasa’da düzenlenmek suretiyle anayasal güvenceye bağlanmasının hayvan koruma ve hayvan hakları açısından zaruri olduğu ve bu konunun anayasa’da düzenlenmesi ile ilgili kanunların uygulanabilirliğinin artarak yaptırımların ağırlaştırılabileceği yönündeki beyanlarının üzerine komisyonda bulunanlar gündemde olan bu haberi değerlendirdikten sonra, hayvan haklarının anayasa’da yer almasının gerekli ve doğru olacağı, hatta bu hususun ayrı bir madde olarak düzenlenmesinin daha yerinde olacağına ilişkin açıklamalarda bulundular. bu konu tartışılırken öğretim üyeleri hayvan haklarına yönelik ayrı bir düzenlemeye gerek olmadığı ve de çevre korunması başlığı altındaki ilgili 129. maddede yer alan “çevrenin en üst düzeyde korunması” ifadesine “hayvanlar” kelimesinin eklenmesi ile “hayvanların ve çevrenin en üst düzeyde korunması” şeklinde düzenlenerek hayvan hakları için amaçlanan anayasal güvencenin getirilebileceği yönünde düşüncelerini belirtmeleri üzerine teklif kabul edildi ve de yeni anayasa taslağı 129. madde yukarıda da belirtildiği üzere “hayvanların korunması” ibaresinin eklenmesi ile ilk kez hayvan hakları anayasa’da yer almış oldu. yeni anayasa taslağının yazılı ve görsel basında açıklanan son haline bakıldığında daha önce de ifade edildiği üzere söz konusu bu hayvanların korunması tabirinin çıkarılmış olduğu görülmektedir. yeni anayasa taslağının resmi olarak açıklanmadığı, yalnızca yazılı ve görsel basında yer aldığı göz önünde bulundurulursa son hali olarak açıklanan taslağın belki de ilk hali, yani hayvan koruma tabirinin yer alması gerektiğine yönelik teklifin sunulmadan, değerlendirilerek çevre koruma başlıklı 129. maddeye eklenmediği halinin açıklanması olasılığı da mümkündür. hayvan severler ve hayvan hakları dernekleri ile ilgili hayvan koruma kurum ve kuruluşlarının en büyük temennisi resmi açıklama ile toplumun bilgisine sunulacak olan yeni anayasa taslağının 129. maddesinde daha önce de açıklandığı üzere “hayvanların korunması” ifadesinin yer almış olması hususudur.

not: bu entry hayvan haklarına yönelik avukatlık staj bitim çalışmamdan alıntıdır. tüm hakları tarafıma aittir. tam kaynak (ekşisözlük, nick ve tarih) belirtilmeden alıntılanamaz, başka bir yerde yayınlanamaz.
önemli: bu hukuki çalışmamdan konuyla ilgili bölümleri alıntılayarak entry olarak yayınlama nedenim ülkedeki herkesin hemen hemen her konuda ekşisözlüğe başvurması, referans alması hususunu gözönünde bulundurarak, komisyon üyelerinin ve genel olarak her açıdan yeni anayasa çalışmalarına katkıda bulunanların sözlüğe müracaat etmeleri halinde bu konuyla karşılaşıp bilgi edinmesi içindir.
yoksa, bu uzunlukta ve yoğun hukuki içeriğe sahip, hukuki dille yazılmış entrylerin herkese hitap etmeyeceğinin ve konuyla ilgili olmayanlar tarafından okunmayacağının farkındayım.




HAYVAN HAKLARININ ANAYASA'DA YER ALMASI - 4.


prof.dr.ergun özbudun başkanlığında hazırlanmış bulunan 2007 tarihli anayasa taslağında yer almış olması bakımından, söz konusu anayasa taslağından sonradan vazgeçilip rafa kaldırılsa da, hayvan hakları adına hayvan hakları savunucularını umutlandırmıştı.

öncelikle, yeni anayasa taslağının ilk açıklanan halinde yer alan 129. maddede 82 anayasa’sı madde 56dan farklı olarak, çevre hakkı daha geniş ve kapsamlı düzenlenmiş, en önemlisi 82 a.56. maddeden farklı olarak çevre konusu yeni anayasa taslağında başlı başına bir madde olarak yer almaktadır. 82 a. madde 56. her ne kadar çevre konusu düzenlenmiş olarak türkiye’yi çevre konusuna anayasa’sında yer veren ülkeler arasına girmesine sebep olsa da başlı başına düzenlenmemiş, 8. kısım - sağlık, çevre ve konut başlıklı kısmın, a. sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı bölümünün altında yer almaktaydı. bu da çevre hakkı ve korunmasına gereken değerin tam olarak verilmediğinin göstergesiydi. buna rağmen, yine de ilk kez çevre hakkı ve korunmasına dolaylı da olsa yer vererek anayasal güvenceye bağlaması bakımından önemliydi. yeni anayasa taslağının ilk halinde yer alan 129. madde çevre hakkı ve korunmasına yer vermek suretiyle bu yönüyle daha çevre bakımından daha ilerici bir anayasasal güvencenin temin edildiğini göstermesi açısından önemliydi.

bir diğer önemli husus ise, sürdürülebilir kalkınma teriminin ilk kez anayasa’ya girmesidir. bu da yine çevre koruma ve hakkı alanında atılmış çok önemli adımlardan biridir. böylece sürdürülebilir kalkınmanın önemi bir kez daha ve de anayasa’da vurgulanacak ve de bu ilkenin gerçekleştirilmesi ve bir hedef ve amaç olarak her alanda göz önünde bulundurulmasını sağlaması bakımından çok yerine ve yaptırım sağlayıcı ve vurgulayıcı olacaktır.

bu maddenin getirdiği en önemli, en sevindirici ve en çarpıcı husus ise tabi ki, hayvan koruma ifadesinin bu madde bağlığı altında yer alarak düzenlenmesidir. bu hayvan koruma tabirinin kullanılması ile hayvan koruma konusu sadece türkiye’de değil, tüm dünyada ilk kez bir anayasa kapsamında düzenlenmek suretiyle sadece türk hukuk tarihinde değil, dünya hukuk tarihinde de ilk kez anayasa’ya girmiş olacak ve bu yönüyle de ilk kez hayvan hakları ve hayvan koruma anayasal çapta düzenlenerek anayasal güvenceye kavuşturulacaktı.
yeni anayasa taslağı madde 129 (ilk hali) da maalesef tüm bu olumlu yönlerine rağmen insan merkezli (antrpocentric) anlayışla oluşturulmuştur. çünkü bu maddede de çevre ve hayvanların korunmasının yine 82 anayasa’sı 56. maddede olduğu gibi insanların iyi bir çevrede yaşayabilmesi için gerekli tüm tedbirler alınır denmek suretiyle insanlar için var olduğu hasebiyle korunmaya değer olduğu görüşünün hakim olduğu görülmektedir.
halbuki hayvanların insanlar için yaratılmadıkları, kendi varlıklarının bilincinde oldukları ve başlı başına korunmaya değer oldukları görüşüne – doğa merkezli – ekosantrik görüşe göre düzenlenmesi hayvan hakları ve çevre hakkı bakımından son derece ilerici ve gelişmiş bir madde ortaya çıkmasını sağlardı.
bu anlayış doğanın insan için var olduğu, insanın doğadaki en üstün varlık olduğu ve doğanın kendisi için değil, insan için var olması hasebiyle korunmaya değer olduğu, sırf bu nedenle korunması gerektiği anlayışını yıkma amacıyla doğmuştur. buna göre, bu anlayışın temelini “ insanlar da dahil, tüm varlıkların yeryüzündeki yaşam topluluğunun eşit düzeydeki öğeleri olduğu, insan türünün diğerlerinden üstün olmadığı” hususu oluşturmaktadır.

bir de çok uzun yıllar benimsenerek kabul gören anlayış vardır ki, bu da ben merkezli (egocentric) anlayıştır. bu anlayışa göre, insan yeryüzünde en üstün varlıktır ve bu üstün varlık istediğini yapmakta serbesttir, doğayı istediği gibi kullanabilir, bu yolda da kendisi için herhangi bir sınırlama söz konusu olamaz. bu anlayışın tamamen geçerliliğini yitirdiği ve artık kullanılabilirliğinin kalmadığı görülebilir.

günümüzde bu üç anlayıştan insan merkezli (antropocentric) anlayışın kabul gördüğü ve hukukta her alanda bu ilkenin benimsendiği görülür. buna göre, doğa ve çevre, yani insan dışı her unsur insanın yaşamını sürdürebilmesi için korunmaya değerdir, korunmalıdır. bu anlayışta her ne kadar ben merkezli (egocentric) anlayıştan farklı olarak doğa ve çevre korunmaya değer olarak kabul edilse de, bu anlayışta önemli unsur doğanın ve çevrenin insanların yararları için korunması gerektiğidir. 82. a. madde 56 ve yeni anayasa taslağı madde 129 un oluşturulmasında teme alınan anlayış insan merkezli (antropocentrik) anlayıştır.

insan merkezli (antropocentric) anlayışla ben merkezli (egocentric) anlayışın ortak yönü her iki anlayışın da insanın diğer varlıklardan üstün olduğunu, en önemli, değerli ve korunmaya değer varlığın insan olduğu görüşünü kabul etmesidir. en temel benzer yönleri bu olmakla birlikte, ayrıştıkları ve bu yönüyle de günümüz anlayışında insan merkezli görüşün esas alınmasına sebep olan farklılıkları ise şu noktada ortaya çıkmaktadır. ben merkezli (egocentric) anlayış doğayı insan için yaratılmış olarak görmekte ve de bu yönüyle insan ihtiyaçları için sınırsız olarak yararlanılabilecek kaynak olarak kabul etmekte ve de korunmaya değer bulmamaktadır. insan merkezli (antropocentric) anlayış ise, her ne kadar ilk anlayış gibi insanı üstün varlık olarak kabul etse de, tam da bu noktada insanların daha üstün olması hasebiyle rahat yaşayabilmesi, korunabilmesi, refahı ve iyi bir doğa ve çevrede yaşayabilmesi için insan dılı varlıkları ve çevreyi korunmaya değer bulmaktadır. doğanın ve çevrenin korunması gerektiği noktasında bu iki anlayışın farklılıkları ortaya çıkmaktadır. buna göre, ilk anlayış doğanın korunması gerektiğini ve korunmaya değer olduğunu kabul etmemekte, ikinci anlayış ise, doğanın korunmaya değer olduğunu kabul etmektedir. her ne kadar doğayı ve çevreyi sırf insanların daha iyi yaşaması ve sırf insanlar için korunmaya değer bulsa da, bu görüş de diğer üçüncü doğa merkezli görüş gibi doğanın korunması gerektiğini, korunmaya değer olduğunu kabul etmesi bakımından önemlidir.

doğa merkezli (ekocentric) anlayışın günümüzde hakim olan insan merkezli (antropocentric) anlayıştan daha ilerici ve gelişmiş bir anlayış olduğu açıkça görülmektedir. buna göre, bu anlayışla ikinci anlayışın ortak yönleri doğanın korunması gerektiği ve doğanın korunmaya değer olduğunu kabul etmesidir. bu iki anlayışın farklı noktaları ise, insan merkezli anlayışın doğayı insan için korunmaya değer gördüğü, doğa merkezli (ekocentric) anlayışın ise doğayı insan ve onun gereksinimlerinin karşılanması bakımından değil, başlı başına korunmaya değer olduğu için korunması gerektiği hususudur. bu anlayışa göre, insan diğer canlılardan üstün değildir, insan ve diğer canlılar yaratılış bakımından eşittir ve eşit oldukları için de, nasıl ki, insan başka canlılara yararlı olup olmadığı bakımından değerlendirilmemekte ve bu yönüyle korunmamakta ise, aynı şekilde, insan dışı diğer canlılar da insan için yararlı olup olmadıklarına göre değerlendirilerek korunmamalı bu hususlara bakılmaksızın, sırf var oldukları, başlı başına bir değer oldukları için korunmalıdırlar. bu noktada yine hayvan koruma açısından hem hayvan koruma kanunun adının incelenmesi ile hem de diğer her türlü hayvan koruma konusundaki hukuki düzenlemelere dikkat edildiğinde insan merkezli (antropocentric) anlayışın hakim görüş olması hasebiyle hayvanlar insanlar için korunmaya değer görülen canlılar olarak kabul edildiği için “hayvan haklarından” değil, “hayvan koruma” ifadesinden söz edildiği görülür. yine hem a. madde 56, hem de yeni anayasa taslağı 129. maddede hakim anlayış ikinci – insan merkezli anlayış olarak kabul edildiği için hayvan hakları terimi değil, hayvan koruma terimi kullanılmak suretiyle hayvanların tıpkı insanlar gibi hakları olan varlıklar değil, ancak korunması gereken varlıklar olarak değerlendirildiği, bu hususun vurgulandığı görülmektedir. oysa ki üçüncü anlayışın – doğa merkezli (ekocentric) anlayışın hakim olacağı her hangi bir hukuki düzenlemede hayvanlar ve insanlar yaradılışsal bakımdan eşit varlıklar olarak kabul edileceği için, hayvanlar, doğa ve çevre insan için oluşturulmuş varlıklar olmadığı görüşü hakim olacağı için, nasıl ki, insan korumadan değil, insan haklarından söz ediliyorsa, aynı şekilde, hayvan korumadan değil, hayvan haklarından söz edilecek ve de her türlü hukuki düzenlemede hayvan koruma tabiri kaldırılarak, hayvan hakları tabiri kullanılacaktır. bu noktada hayvan hakları tabirinin hayvan koruma tabirinden son derece farklı ve çok daha kapsamlı olduğu görülmektedir. buna göre, hayvan hakları ile kastedilen hayvanların başlı başına değerli ve bu yönleriyle aynı insanlar gibi hakları olduğu hususları kabul edilecektir. bu noktada yapılması gereken ise, öncelikle hayvan koruma kanununun adının değiştirilerek hayvan hakları kanunu olarak yeniden düzenlenmesi, yeni anayasa taslağının 129. maddesinde ise yer alması durumunda hayvan koruma değil de, hayvan hakları tabirinin kullanılması bu bakımdan amaca ve söz konusu bu anlayışa uygun olacaktır.

insan merkezli (antrpocentric) anlayışla hazırlanan yeni anayasa taslağının 129. maddesi (ilk hali) her ne kadar doğa merkezli (ekocentric) anlayışla değil, bu anlayışla hazırlansa da yine de hayvan hakları bakımından bu haliyle yasalaşması durumunda bile çok büyük gelişmeler getirmektedir. söz konusu bu taslağın 129. maddesinin ilk halinde “hayvanların ve çevrenin en üst düzeyde korunması” ifadesi geçmektedir. böylece yukarıda da değinildiği üzere ilk kez “hayvan koruma” konusu anayasa çapında düzenlenmektedir ve bu yönüyle de hayvan hakları ile ilgili her türlü hukuki düzenlemelerin, hayvan hakları mevzuatının tam olarak uygulanabilirliğini sağlayacağı, bu düzenlemelere aykırı davranışların yaptırımını ağırlaştıracağı açıkça görülmektedir. buna göre, ilk kez hayvan koruma tabiri anayasa’da yer alarak, hayvan hakları konusunda büyük gelişmeler yaşanmakta ve de ilk kez hayvan hakları hususunda anayasal güvence sağlanmak suretiyle çok önemli bir aşama kat etmektedir.

yeni anayasa taslağının resmi olmasa bile, yazılı ve görsel basında yer alan ilk tam metninde 129. madde yukarıda da belirtildiği gibi, “hayvan koruma” tabirini de içermekte olduğu görülmüştü. kamuoyunda daha sonraki tam metinlerde ise söz konusu bu maddenin “hayvan koruma” tabirini içermediği büyük bir şaşkınlık ve üzüntüyle takip edildi.


şirinevler üstgeçitte bekleyen karizma kedi - 5.


hayli uzunca bir süredir akibetini merak ettiğim, başlık sahibinden öğrendiğime göre yaklaşık üç aydır söz konusu köprüde görünmeyen, civardaki büfecilerin verdiği bilgiye göre kaybolmuş olan can.
bu can muhtemelen başta da endişe ettiğim gibi ufuk günaydın gibi birine denk gelmiş, o soğuk kış günlerine dayanamamış, bir merhametsizin aracı ile çarpması sonucu hayatını kaybetmiş, özetle sokak koşulları ile başedememiş olabilir, ama küçük bir ihtimal de olsa, ya sözlükten yada sözlük dışından bu başlığı okuyanların bu canı sahiplenmiş olabileceğini düşünüyorum. olumsuz bir durum söz konusu değil de, sahiplenilmişse, bu hususta bilgisi olanlar bu başlık altına yazarsa sevinirim.
bu arada ufuk günaydın'ın 8. duruşması 17 mayıs 2012 tarihinde.



şirinevler üstgeçitte bekleyen karizma kedi - 3. ve 4.

bu karlı kış günlerinde akibetinin ne olduğunu merak ettiğim can. en son ıslak merdivenlerde çaresizce otururken çekilmiş resmini görmüştük.
bu canın evlat edinilmesi hele de bu karlı soğuk günlerde sıcak bir yuvaya kavuşturulması çok iyi olur. bu yapılamıyorsa da ısı yalıtım kartonlarından küçük bir kutu yapılarak su geçirmemesi için naylonla kaplayıp, üzerine de "atmayınız, çöp değildir, kedi içindir" türü bir yazı eklenerek atılmamasının garantilenmesi, devamında bu canın bulunduğu yere götürülüp bırakılması, bu canın yaşamını kolaylaştırır.
bu yavrucağın son durumu hakkında bilgi sahipleri bilgi paylaşırsa seviniriz.

çetin geçen kış günlerinde de aynı bölgede oturmaya devam edip etmediğini, halihazırda ne durumda olduğunu, halen oradaysa, bu kadar canayakın, munis, şefkate muhtaç yavrucağın nasıl olup da sahiplenilmediğini merak ettiğim masum.
tüm yavrucaklarını doğal olarak, olması gerektiği gibi sokaktan sahiplenmiş biri niteliğinde önerim, bir can dostu edinmek isteyenlerin, pet shop'lardan can satın almaması, sokak ve barınaklardan sahiplenmesidir.
barınaklar için örnekler: (bkz: macunköy barınağı), (bkz: gölbaşı hayvan barınağı), (bkz: bitlis hayvan barınağı), (bkz: mühye hayvan barınağı), (bkz: sincan hayvan barınağı), (bkz: edirne hayvan barınağı) v.s. gibi google ve sözlükte adres ve iletişim ve de ihtiyaç listesinin yer aldığı barınaklardan can sahiplenilebilir.
söz konusu köprüyü kullanan istanbul'lu hayvan dostlarının, bu canın durumu ile ilgili bilgi vermesi iyi olur.

şirinevler üstgeçitte bekleyen karizma kedi - 2.


en kısa zamanda iyi kalpli birisi tarafından sahiplenildiğine dair haber almayı beklediğimiz, bir sonraki resminin altından yağmur suları akarken, tehlikelere açık bir şekilde çaresizce oturup beklerken değil, sıcak bir yuvada bir kanepe tepesinde veya bir bahçede korunaklı bir bölgede, bir kutu içinde özetle daha iyi bir durumdayken çekilmiş olmasını dilediğimiz yavrucak.
akıllara şöyle bir düşünce gelebilir: her gördüğümüz sahipsiz hayvanı sahiplenecek miyiz? bu mümkün mü?
değil, maalesef mümkün değil.
bu canın sahiplenmesi şu açıdan önemli, bu ve bu gibi yavrucakların diğer sahipsiz sokak hayvanlarından farkı şu: bazı canlar maalesef insana alışık yavrular, insanı maalesef tehlikeli olarak görmüyorlar. dolayısıyla insana alışık ve insanı tehlikeli olarak görmeyen canların yaşamı daha fazla tehlikede. insana alışık olmaları da çoğunlukla sokaklara terkedilmeden önce zaten insanlarla birarada yaşamış olması veya sokakta doğup büyüse de bir şekilde bazı insanların yiyecek v.s. vererek kendilerine alıştırmış olmasından kaynaklanabiliyor.
insandan kaçan, insanın ne kadar tehlikeli bir mahluk olabileceğinin farkında olan canlar için insandan kaynaklı tehlike ihtimali daha az, bu tür canlar daha fazla güvende insan zulüm ve şerrine karşı diyebiliriz.
bu nedenle, insana alışkın, insandan korkmayan, insanın ne denli tehlikeli olabileceğinin farkında olmayan canlar bir an önce güvenilir bir yere alınmalı, bu canlar zaten kolayca kucağa geldiğinden hemen bulundukları yerden alınarak, sahiplendirilmeli, sahiplendirilemiyorsa da en azından gözetilebileceği, bakılabileceği bir bölgeye bırakılmalı - örneğin yaşamakta olduğunuz sokağa, bahçenize v.s.
bu yavrucak daha önce de belirttiğim gibi bana endişe verici bir şekilde ufuk günaydın'ın başını ezmek suretiyle öldürdüğü yamuk adlı kediciği hatırlatmaktadır her yönüyle.
yamuk kedi de insandan korkmuyordu, insana alışıktı ve bir insanın verebileceği zararın, yapabileceği vahşetin farkında değildi. bu nedenle bu şahıstan kaçmamış, kutuya sığınıp o dehşet verici sonunu beklemişti.
bu yüzden nerede insandan korkmayan, yaklaşıldığında kaçıp canını kurtarmaya çalışmayan bir sahipsiz sokak hayvanı görsem akibetinden endişe eder, güvenli bir bölgede değilse güvenli bir bölgeye kavuşmasını sağlarım.
bu canın da aynı vahim akibete uğramamasını isteyen, kalbinde hayvan sevgisi olan birilerinin bu canı sahipleneceğini ve bu canın iyi haberlerini alacağımızı umut ediyorum.


hayvan haklarının anayasa'da yer alması - 3.

hayvan haklarının anayasal güvenceye kavuşturularak, teminat altına alınması bakımından son derece elzemdir. buna göre, değişen hükümetlere göre değişken bir hayvanları koruma kanununun söz konusu olmaması için yeni anayasa'da "hayvanları koruma" ifadesine yer verilmesi son derece önemlidir.

prof. dr. ergun özbudun başkanlığındaki komisyonun 2007 tarihli anayasa taslağında bu ifadeye bu şekilde yaklaşılmıştı. açıklanan taslağın ilk halinde bu ifadeye yer verilmiş, açıklanan 2. halinde ise bu terimin taslaktan kaldırıldığı görülmüştü.
yeni anayasa taslaği ve hayvan haklari
prof. dr. ergun özbudun başkanlığındaki anayasa komisyonunun hazırladığı anayasa taslağının 129. maddesinin “hayvan koruma” terimini de içereceği ve böylece türk hukuk tarihinde ilk defa hayvan koruma konusunun anayasa’da yer alacağı, bu şekilde de hayvan koruma hususunun ilk kez anayasal güvenceye kavuşturulacağı kamuoyuna açıklanmıştı.
ilk açıklamalara göre ve taslağın bir bölümünün yayınlanması ile yeni anayasa taslağının 129. maddesinin ilk hali bu şekildeydi:
yeni anayasa taslaği 129. madde (ilk hali)
“devlet, herkesin insani gelişimini mümkün kılan çevrede yaşaması için gerekli tedbirleri alır. hayvanların ve çevrenin en üst düzeyde korunması ve çevrenin iyileştirilmesi, sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile uyumlu olarak herkesin ve devletin görevidir”.
bu maddenin içeriği çevre hakkı ve hayvan hakları bakımından, görüldüğü üzere 82 anayasa’sı ile mukayese edildiğinde çok daha ilerici ve geniş kapsamlıdır. bu yönüyle de özellikle çevreciler ve hayvan severlerin son derece haklı takdirini kazanmıştı.
82 anayasa’si 56. madde:
“herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir”.

not: bu entry hayvan haklarına yönelik avukatlık staj bitim çalışmamdan alıntıdır. tüm hakları tarafıma aittir. tam kaynak (ekşisözlük, nick ve tarih) belirtilmeden alıntılanamaz, başka bir yerde yayınlanamaz.
sözlüğe bu çalışmadan ilgili bu kısımları eklenme nedeni, hem toplumda hayvan haklarının anayasa'da yer almasının önemi hususunda bilinç uyandırmak, hem de ekşisözlüğün toplumun hemen hemen her kesiminde önemsenen, referans alınan, bilgi edinme amaçlı başvuru kaynağı olması hasebiyle, anayasa taslağını hazırlayanların ekşisözlüğü bu hususta inceleyebileceklerini öngörerek dikkatlerine bu önemli konuyu sunmaktır.